Kitap şu pasaj ile başlıyor.
Hatırlıyor... Bir akşamdı... Oda loş... Kafes delikleri mavi... Gündüzün son ışıklariyle beraber, sanki, odadan eşya da çekiliyordu: Levhalar, duvarların kararan zeminine batıyorlar, minderler sönüyor, iskemleler dağılıyor, ve hepsi, buğulanarak şekilsiz bir uçuşla kayboluyorlar.
Peyami Safa bu romanı 25 yaşında yazmıştır. 25 yaşında böyle etkileyici diyaloglar, sürükleyici anlatım tarzı, insanı sıkmadan sürekli merak içinde bir sonraki sayfaya geçmenisini sağlayan bir roman yazması onun ne kadar büyük bir yazar olduğunu bir kez daha ortaya koyuyor. Peyami Safa bu romanından sonra onlarca roman daha yazmıştır. Eğer bu son romanı olsa idi insanlar Peyami Safa zirvede bırakmıştır bu işi derlerdi. Yazar kitabın içinde kendisini diriltmiş konunun bir kısmına kendisini de dahil etmiştir. Kitap geri dönülemez bir Pişmanlığın romanıdır.