Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Zimandirêj

Zimandirêj
@Zimandirej
49 okur puanı
Eylül 2018 tarihinde katıldı
İnsan beklerken kaybettiğinin farkında olmuyor.
Reklam
Seni çarşamba görürürken, günlerden pazar olurdu, yazları yağmur yağardı, seni sevdiğim için kuşlar bana küserdi, tanrı bana inançsız demişti sana inandığım için. Şiiri olmayan devlet bana bölücü demişti şiir yazdığım için.
Ayaklarınız yükünü taşıyamadığı için  kaldırıma oturdunuz mu hiç, kırılmış ve hayal kırıklığına uğramış bir şekilde oturdum. Hayal kırıklıkları ve yenilgiler yaptım, yalnızlığımın elini tutuyorum, gece şehir sokaklarında geziniyorum. Kaderin yanı sıra hakkını da ona bırakmak, biraz nefret, çokça sevgi, biraz ölüm ve birkaç yaşam. Hey! Gelin bu sessizlik daha da kutlu olsun, bu yalnızlık bizim vatanımız.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Oturduğum yerden o kadar zaman geçiyordu ki, kalkmayı unutacak kadar çok. Düşüncelere kapılır giderdim, bir bozkırın ortasında bulurdum kendimi, evleri birbirine benzeyen, birbirine benzeyen insanlar. Binmeye alıştırılmış yılkı atları koşuyor önümden. Bozkırın serinleten havası, geven çiçekleri kokusunu esiyor. Uzanmışım sırtüstü yere, karınca katarları geçiyor göğsümden. Gri bir tozda kirleniyor ellerim, kirli ellerimle insanların kirini silmek istiyorum. Ve dünyayı yemek. Yüreğim bir Newroz ateşinden çıkmış gibi. Yalnızlığından kurtulmuş bakır bir leğende yıkıyorum yaşamımı ve bir örsün üzerinde dövüyorum dünyanın kirli elbiselerini. Mişli zamanda kalmış kişiliksiz bir günün arifesindeyim, bir hüzmeye doğru koşan yılkı atımın terkisindedir yaşamım. Anlamaya çalışıyorum düşünceyi ve yerini başka bir düşünce alıyor, uzun geliyor düşünce ve bir düşe yazıyorum varılmayacak erimleri. Kendimi anlamıyorum, bozkırın ortasında kendimden çok uzaktayım, kendine çok yakınım. Uzunca bir nefes çekiyorum, arada bir yanıp sönen boğuk bir ışık gibi gözlerim, nefes verişimde göğsümden bir şey kopuyor. Yasını tutuyorum kendi içimin çadırında duyulmayan sözlerin.
Ramanek di hundur seri min de cercûrek sax li ser hevdi di xwede vala diki.
Reklam
Dedim ona; o gözlerin baktığı kişi ne kadar çok şanslı biri,
Dinya xaneki û tê de tijje derewi,
Çoğu zaman söyleyemediklerinin hayatını yaşıyor insan,
Yürüyelim mesela, terk edilmiş güzelliklere, ilk aşık olduğumuz yere yürüyelim. Uzun bir ormanın içinde yola çıkmak ve yoldaki yabancılara sarılmak ve uzun uzun konuşmak, sonra da yalnız kalmak ve hiçbir şey söylememek. Sonra terliyelim, terliyelim ve çok terliyelim, terimiz arayış koksun, dimağımızdan geçen bulmak olsun. Yürüyelim mesela, yeni biçilmiş yonca kokusuna yürüyelim. Hayaller nerde gerçek oluyor, kavuşmalar nerde bitiyor. Gökyüzü sonsuzluğundamı kayboluyor gidenler, yoksa körelmiş bir yürekte mi, Belki kırık bir cam kenarı buluruz, içimizdeki kırıklıklar gibi.
Uzadıkça uzuyor erimlerim, kalınlaşıyor gecenin siyahı ve üşüyor sardığım sigaramın dumanı Geçmişe çalar saatlerim, senin başlangıcındayım Yüzün diyorum, kalmış çayımdaki masamda Büyük abilerin abbara duvarlarında geride bıraktıkları aşk yazılarından geçiyorum, dağınıktır pencere dibine sevdalı olmak Katre katre düşüyorum kağıdın üzerine Şiirim sensiz ve ben şiirimden daha sensizim Gel de dudağında yıka beni, başını alıp gitsin boğazımı sıkan bu sası karanlık.
Reklam
İnsan intihar ederken bile son anda yaşamaya tutunur. Yani her daim yaşamaya tutunuyoruz.
Yine sessizliğini doğurmuş evler Bir kadın üşüyorken, bir çiçek eksiliyor dağlarda Tuzlu oluyor bir kadının gözyaşları gibi şehrin sokakları Demir atmış lanetli iki duvarın arasına hüzün sofrası Tortusu kalmış sokaklarda yalın ayakların, kaybetmiş herkes bir şeyini zamanın dehlizlerinde Perdelerin mavisi çekilmiş, evin boşluğundan birikiyorum köşelere, zaman kabuk değiştirmiyor Eksik kalıyor bir şeyler, sonra ben eksik kalıyorum Süryani bir sarhoşluk ezgisiyle adımlıyorum sokağı, senden geçiyorum, benden geçiyorum, toprak damlı bir evin duvarın dibinde başımı dizine koyuyorum, kokusundan sarıyorsun beni.
136 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.