Ne hasta bekler sabahı,
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.
Geçti istemem gelmeni,
Yokluğunda buldum seni;
Bırak vehmimde gölgeni,
Gelme, artık neye yarar?
/
Benim yüzüm, yüzünden baştan başa hüzündür.
İkisinden birisi ikimizden biridir.
Görmeli'dir, eskidir, yaşamış'a dönmüştür
Yarışa çıktıkları güzelliği geçmiştir.
Ağladığını bilir bilmediği şeylere
Güldüğünü unutmuş, hiç görmemiş gibidir.
Taşınmayan ne varsa bir yerden öbür yere
Seve seve taşımış, sırtına yüklemiştir.
Parayla ölçülmeyen sevgi saygı borcunu
Ne aldıysa ve kimden aldıysa ödemiştir.
Verdiğini unutmuş onun ne olduğunu
Ne verdiyse ve kime verdiyse yok bilmiştir.
/
Hayatım temsili bir yenilgi gösterisidir
Okulu seven çocuklara bıkkınlık getiren
Yağmurda yalnız kalır, seyircisi yoktur
Onun için yaşamak alelade bir lükstür
Rüzgara karşı kalem oynatır hayatım
Damla damla buyur beyninde bir gül
Bir şiirdir ve hiç de kötü değildir
Dizeleri birbirine iteleyerek geçer
Sararmış bir devrimci fotoğrafıdır hayatım
Genelevi bulamayan yeniyetmeye benzer
Yalnızlığı yalnızlıktır ve çok sıradandır
Her hafta sonu annesini görmeye gider
Kartpostal görüntüleri ile intihar eder
Donar kalır bir aynada eli yüzü çıplak
Altıncı filo gibi bir şeydir, isyanlar bastırır
Yasaktır elini koynuna sokmak yasaktır
Sonuçta bir hayattır, naftalinler kullanır
Parası çıkmazsa gider sakal bıyık bırakır
Sevgilisi yoktur ve artık sevgiside yoktur
Radyoda söylenmeyen bir ölüm sessizce kepenklerini kapatır...
/
Ne zaman seninle bir gezi düşlesem,
Hep arkana bakman var ya vuruyor sekte.
Hâlbuki vakit dar, menzilse çok uzak,
Ne umutlar yitecek daha ilk tümsekte.
Yağmurla arıtmak isterim gecenin karasını,
Yağmur ki namluya sürülen en son fişekte.
Sende gayret eksik, bende cebîr gücü,
En güzel yanımız çürüyor bir ot döşekte.
Olumsuzluk, güneş gibi oturmuş tepemize,
Ayrılıklar sürekli diş bilemekte.
Sofrada, seyranda kuşkulu kanat sesleri,
Bir yandan dürtmekte, bir yandan gülümsemekte.
Yana yana çekilmiş hiç resmimiz yok,
Sen hasada girmişsin, benim tarlam göcekte…
/
Ve yine de bana, kendini birkaç hayat yaşamış kadar yorgun ve geçen zamanla ağzına kadar dolmuş bir bardak gibi hisseden bana, pencereden baktığımda ne gördüğümü soracak cüreti kendinde bulabiliyordu.
Sen varlıklı doğmuştun ve hayatta büyük dertleri çözmekle uğraşmamıştın. Otobüste sana rahatsız edici gözlerle adamla yan yana dikilerek seyahat etmek zorunda kalmamıştın