Ben bu kitabı Kurtuluş mücadelesini savaşarak kazanan ama savaş sonrası onca mücadelenin,dini değerlerinin topsuz tüfeksiz ellerinden alındıkları halk arasından bir mahzun Gül yetiştiricisinin hikayesini dinlemek için almıştım.Açıkçası muntazam bi konu bu ama maalesef 136 sayfanın 5 sayfasında ancak rastladım bu konuya.Zaten 2 olay arasında sıkça geçişleri bulunan bi kitap.Sonuna kadar bekledim Acaba bu alakasız 2 konu birbirine ne zaman bağlanacak diye ve bağlanmadı.Tamam bağlanmayabilir ,iyi de niye o zaman sayfalarca Sitare’nin dengesizliğini dinledim ben bari hikaye kendi içinde neticelenseydi.
Neyse netice olarak evet anlatmak istediğini hissettim,bir hiç uğruna savaş vermiş olmanın hüznüne kapılan o adamı da yaşadım ama bir şey havada kaldı.Yerine oturmadı yahut ben fazla beklentiyle başladığım için beğenemedim.