Kitabın yorumuna İskender Öksüz'ün ilk sayfada yazdığı yazıyı alıntılayarak başlamak istiyorum.
Yağmur Tunalı "İki işim vardı: Birincisi ülkücülük,ikincisi şiir. Bunlar hayatımı dolduruyordu." diyor. En zor meslekleri seçmiş!
Hepsi memleketinde, Kayseri'de gördüğü bir afişle başlar: "Esir Türkler Haftası" o üç kelimeye kilitlenmiştim diyor.. Esir Türk ? Türk nasıl esir olur? Esir Türk mü var ? Toplantıya gider ve o toplantı onun "vız noktası"dır.
Ben, o gün onlardan oldum. O toplantının, yürüyeceğim yolu gösterdiğini, ömrümü peşin peşin verdiğim fikre intisab ettiğimi, gözyaşlı giriş merasimimin çoktan yapılmış olduğunu benden başka kimse bilmiyordu. Oradan çıktım ve bir köşede sarsıla sarsıla, göğsüm yırtılarak,ciğerim koparcasına, kardeşlerimin esaretine ağladım.. Sevgili Yağmur Tunalı'nın Kavga Günleri kitabı 1968-1980 yıllarını zor yılları, mücadelesiyle bir nebze kendini, yürüdüğü yolu, verdiği uğraşları anlatıyor. Silahların konuştuğu dönemde fikirleriyle konuşmaya çalışan sanatla edebiyatla tiyatroyla yürüyen genç bir adamın emeklerini bazen o emeklerin elinden nasıl kayıp gittiğini görüyoruz.
Bir ülkücünün gözüyle geçen zaman. Hiç kimsenin yapmadığını yaparak sorgulayan sorgulatan nereden nereye dedirten bu kitap geçmişe objektif bir bakış ve birçok soruya yanıt niteleğinde.