Üniversite okumuş, bilimadamı ve
edebiyatçı olmuş, başkentte yetişmiş,
daha ne istersiniz? Böyle biri adam
olmazsa; hiç okulu, kütüphanesi olmayan
ve hayatın daha güzel, daha mutluluk
dolu, daha düzenli olması için neler
yapılması gerektiğine dair hiç söz
edilmeyen bir yerde yetişen sıradan
halktan ne beklenebilir ki?
Milyonlarca halk
Köylüler, İşçiler ve İmalatçılar
...
Snelman, bütün köylülerin, işçilerin, imalatçıların ve bütün halk kesimlerinin
her yönden aydınlanmasını, öğrenim ve eğitimini hayatının en önemli görevi
saymış; bir zamanlar Pierre d’Amiyen’ in Haçlı Seferleri’ni kışkırttığı gibi, o da Finlandiya’da eğitim seferberliğinin öncüsü olmuştur.
Snelman
Kimileri de bu kitaplara fena hâlde kızıyorlar ve yazarlarına ateş püskürüyorlardı. Bunlar da şu eleştirilerde bulunuyorlardı: “Her iki kitapta da Fin milleti küçük düşürülüyor. Bu kitaplar yalanlarla doludur. Bu anlatımlarda her şey olduğundan fazla abartılmış ve karikatürize edilmiştir.” Bu iki kitap hakkında yapılan birinci eleştiri, hakkı teslim etmektedir. Gürültüleri koparanlar, millet kavramını yanlış anlayanlar ve “Milletin, kaba ve çirkin de olsa, her şeyi gizli tutulmalıdır!” diyenlerdi. Onlar çöldeki deve kuşu gibi, önlerindeki tehlikeyi görmemek için başlarını kuma gömüyorlar ve başları dışarı çıkarılınca da hiddetleniyorlardı.
Ne yazık ki, toplum, şiir adına süslerle abartılmış boş sözlerin büyüsüne tez kapılıyor. Herkes, yazdığı bu tür düzmecelere "şiir" adını yakıştırabiliyor.
Çapkın, bayağı kitaplar ona hep bu gibi sözler mırıldandığı için bunların içten gelebileceğine pek inanmıyordu. Bu sözlerin basbayağı duyguları gizleyen abartılmış laflarının değerinin düşürülmesi gerektiğini düşünürdü; sanki ruhun coşkuları kimi vakit en boş sözlerle taşmazmış gibi.