kollarını o biçim kavuşturma, kötü çok kötü acır gibi bakma yüzüme yoksulluğum büyüyor aç şu perdeleri nella aç nella uykum geliyor kır şu camları nella kır nella boğulacağım yapraklar kokunca bir sular yorulunca sızılar gencelince bil ki bir başımayım
Yine de okuyun siz, bir kelimeden ne çıkar demeden... Belli mi olur, bir elif miktarı azalır kederleriniz İncelir belleğinizdeki unutulmamış acılar, Diner belki de gri sancılar.. Mehmet Deveci
Reklam
Tüm yürekler sevinç dolsun, umutlar gerçek olsun, acılar unutulsun, dualarınız kabul ve geceniz hayırlı olsun.
Galiba sekiz dokuz yaşlarındaydım. Bir Orta Anadolu kasabasında büyüyordum. Babam gazozcuydu. Bir gün tüm kasaba çarşı meydanındaki kahvenin önünde toplandı. Her gün kapısının önüne gazoz bıraktığım kahvenin sahibi, yaşlı hoş sohbet amca yanında çırak olarak çalışan, benim yaşlarımda esmer yetim bir çocuğa, İhsan’a iki yıldır tecavüz ediyormuş.
Hani beni benden daha çok seviyordun ? Nefret ettim bir kere sevemiyorum artık dedin ya bugün... Yıkılmak bu mu , yoksa ... Anlayamadigim acılar bunlar ... Dayanamam buna kaldırmaz ki kalbim bunu...
Hafif acılar konuşabilir ama derin acılar dilsizdir.
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.