·
Puan vermedi
benzer bir sürecim olmuştu. kolay kolay bitmiyor; bitiremiyor erkekler. filmlerde ya da romanlarda gerçekleştiği gibi kadın, günün sonunda gelip tekrar bir şans yaratmıyor. erkeğin yarım kalmışlığı derin izlerle ve eksikliklerle sürüyor. tutkulu bir süreç yaşadıysa, bu durum takribi 8-10 yılda anca normalleşiyor erkek için. sürüncemeye kalmış duygu birikintisi geçmiyor kolay kolay. insan ömrünün bir dönemine tarifi imkansız acılar yaşatıyor. tüm bu acılar “evet ben müzeyyen'i istiyorum ama o beni istemiyor.” gerçekliğini kabullenip, bu gerçeğe saygı duymaktan başka çaresi kalmadığında sonlanıyor.
Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku
Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutkuİlhami Algör · İletişim Yayıncılık · 201430,8bin okunma
197 syf.
·
Puan vermedi
Adada Kaybolan İnsanlık
Bilim aşkı her şeyi haklı çıkarabilir mi? Bu soruyu akıllara getiren roman, bilim kurgu türünün sınırlarını zorlayarak bizi derin düşüncelere sevk ediyor. İnsanlık, bilim ve etik arasındaki ince çizgiyi sorgularken, gücün kötüye kullanımının dehşet verici sonuçlarını gözler önüne seriyor. Roman, yolu ıssız bir adada düşen bir adam hikayesi üzerinden ilerliyor. Bilimsel merakına kör olmuş bir doktor, toplumdan kopmuş bir asistan ve onların yarattığı dehşet verici canavarlar... Bu distopik dünyada, insanlık onuru ayaklar altına alınmış, bilimsel ilerleme adına vicdanlar sömürülmüş. Roman, sadece bir bilim kurgu eseri değil, aynı zamanda toplumumuzun bir aynası. Güçlülerin zayıfları sömürmesi, eşitsizlikler ve ayrımcılık gibi sorunları acımasızca gözler önüne seriyor. Bilimsel bilginin, insanlık için değil de kişisel çıkarlar için kullanılması, etik değerlerin hiçe sayılması... Tüm bunlar, romanın en çarpıcı temaları arasında yer alıyor. Yazar, okuru derin bir düşünce seline sürükleyerek, bilimsel gelişmelerin kontrolsüz bir şekilde ilerlemesinin ne gibi sonuçlar doğurabileceğini sorguluyor. Romanı bitirdiğinizde, içinizde derin bir rahatsızlık hissedeceksiniz. Karakterlerin yaşadığı acılar, yaptıkları hatalar ve sonuçları sizi uzun süre etkileyecek. Bu roman, sadece bilim kurgu severler için değil, aynı zamanda insan doğası ve toplum hakkında düşünen herkes için önemli bir eser. Yazarın, bu kadar karmaşık ve çarpıcı bir hikayeyi bu denli etkileyici bir şekilde anlatması takdire şayan.
Doktor Moreau’nun Adası
Doktor Moreau’nun AdasıH. G. Wells · İthaki Yayınları · 20188,3bin okunma
Reklam
136 syf.
·
Puan vermedi
·
29 saatte okudu
William Shakespeare'nin 1611'de yazdığı son oyun olmasıyla bilinir. Önsöz kısmında Jan Kott'un 'Fırtına; yitirilmiş hayallerin, acı çeken bir aklın ve inatçı olmasına rağmen, kırılgan bir umudun oyunudur.' ifadesi metni tam olarak özetler. Metnin; mistik, ahlaklı baş karakteri olan Prospero düşürüldüğü tuzaklar
Fırtına
FırtınaWilliam Shakespeare · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20196,7bin okunma
484 syf.
10/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Serenad - Zülfü Livaneli
Zülfü Livaneli
Zülfü Livaneli
’nin
Serenad
Serenad
kitabını az önce bitirdim ve hala etkisindeyim. Kitabın kapağını kapatmamla birlikte içimde büyük bir boşluk oluştu; sanki bir dosttan ayrılmış gibiyim. Livaneli’nin kaleminin ne kadar güçlü olduğunu zaten biliyordum, ama Serenad, hissettirdiği duygular ve anlattığı derin hikayeyle bambaşka bir yerde duruyor. Kitapta Maya
Serenad
SerenadZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 2015144,1bin okunma
140 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Dostoyevski, Yeraltından Notlar kitabında "Baylar, yemin ederim, her şeyi fazlasıyla anlamak bir hastalıktır; hem de tam anlamıyla, gerçek bir hastalık." der ve bilincin getirdiği acıdan bahseder. Hiçbir şeyin farkında olmayan, yaşadığını sanan ama sadece sürüklenen biri olmak Dostoyevski'nin ne karakterine ne de kafa yapısına uygundur. Her şeyin farkındadır, her şeyi anlar ve bunun acı verdiğini de söyler ama elinde değildir acı çekmeyip her şeyi kabullenmek. İsyan eder; acısına, olaylara, duygularına, herkes gibi olup bir kabın şeklini alamamasına ama nafile; acı onun ruhundadır çünkü isteminde değil. En sonunda farkındalığına bir farkındalık daha eklenir ve bu Suç ve Ceza kitabında Raskolnikov'un ağzından çıkar; "Her şeyi anlıyorum ve bu beni öldürecek!" diye. İnsanların bu kadar sığ, bu kadar bilinçsiz ve bu kadar basit olmasına hem kızar hem de kendisi öyle olamadığı için içten içe üzülür. Nasıl mutlu olunacağını da bilir hatta ve Budala'da "Dar kafalılar daha fazla mutludurlar. Dar kafalı olan sıradan bir insan, kendisini çok önemli ve sıradışı bir insan zanneder." da der ama yine de bir türlü 'çok önemli ve sıradışı bir insan' olamaz. En sonunda "Istırap ve acı, geniş vicdanlarla derin yürekler için her zaman zorunludur. Bana öyle geliyor ki gerçekten büyük insanlar şu dünyada büyük acılar çekmek zorundadırlar." diyerek kendini kabullenir.
Yeraltından Notlar
Yeraltından NotlarFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2020137,6bin okunma
236 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Geçmişi Kabullen, Kendini Özgür Bırak
Hepimizin hayatında, dönüp dönüp zihnimize kazınan acılar, yükler, suçluluklar vardır. Kimi zaman çocuklukta duyduğumuz bir söz, kimi zaman ise kendi seçimlerimizin ağırlığıdır bunlar. Ancak bazı şeyler var ki; aslında bizim suçumuz değildir. İşte bu kitap, hayat boyu sırtımızda taşıdığımız o ağır yükleri hafifletmek için yazılmış bir manifesto
Senin Suçun Değil
Senin Suçun DeğilBeyhan Budak · İnkılap Kitabevi · 20206,2bin okunma
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.