Arkadaşım, hangi felâketin beni bu hale getirdiğini sormuyordu. Hayat böyleydi. İnsanlar ayrı ayrı yollara dağılırlardı. Kiminin tuttuğu yol; insanı bu Cevdet gibi, muvaffakiyete götürür, kimininki de benim vardığım şahikaya çıkarırdı! Bu, bir talih, tesadüf meselesiydi. Niçinini, nasılını sormak beyhudeydi.