Bir garip yolcuyum yalan dünyada
Ah ile vah ile geçti bu ömrüm
Yıllar birbirini kovalasa da
Bir oh diyemeden bitti bu ömrüm
Bir su gibi akıp giden seneler
Boy verdi içimde dertler kederler
Çağlar göz yaşı sanki sel eyler
Baharı görmeden soldu bu ömrüm
Dünya dedikleri meçhul bir yoldu
Gönlümde çiçekler açmadan soldu
Umutlar hayaller kıyaya vurdu
Yorula yorula geçti bu ömrüm
Bir asır geçse de, bin devran dönse de değişmeyecek bu dünya.
Adalet hep yarım, bazı kalpler hep kırık kalacak. Bazı başlar hep eğik, bazıları hep öksüz, bazıları da hep yetim kalacak. Mevsimler geçecek, çiçekler açıp solacak ama bazı kalplere bahar hiç uğramayacak. Bazılarının da bunlardan hiç mi hiç haberi olmayacak. Böyleydi adeleti olmayan dünyanın kanunu. Böyleydi vicdanlarına perde çekenlerin hayatı. Kaç gül soldu bu hain ve adaletsiz dünyanın kışında ? Kim bilir kaç gül, kaç kardeleni yitirdik daha açmadan; kim bilir kaç kişiyi çocukluğunu bile yaşamadan yitirdik. Bu dünyada yaşayan, adına insan denilen vicdansız yüreklerde kaç çocuk yitirdik !
Okuduğum en kötü
hikayeydi aslında bu,
belki de kendime yakın hissettiğimdendi
sonunun değişmeyeceğini bile bile
yüzlerce kere okumam.
Elimden aldığın onlarca baharım,
daha açmadan kuruyan onlarca çiçeğim
ve daha sayamayacağım bir sürü şey
seni beklerken
en güzel çiçeklerim
elimde soldu
bu ömürlük bekleyişim
seni her yad edişimde
her takvim yaprağı değiştiğinde
kalbimde bir çizik olarak kalacak.
Belki kalbimdeki her şeyin yeri değişecek,
tozlu raflar temizlenecek,
ama o çerçeve orada kalacak,
seni kalbime çiviledim belki de
çıkarsam yara olarak kalacak
çıkarmasam yük olarak taşıyacağım.
Hiçbir yara bandı yarayı onarmaz aslında
sadece yarayı görünmez yapar.
Eğer kapanırsa o yara,
sen de gidersin.
Sahi daha çok kalacak mısın kafamın içinde?
" Sanıyorlar ki çok kıymet veriyoruz diye
içimiz hep çiçek hep bahar...
Sanıyorlar ki üzerine titredikçe çok güçlüyüz
hiçbir şeyden korkmayız...
Oysa öyle olması hiç...
Çok sevdik biz, ben de çok...
Seviyoruz diye bahardı içimiz ama tomurcukken soldu
çiçeklerimiz... Korkumuz çoktu.
Kaybetmekten sevilmemekten korktuk hep.
Ne korkularımızı anladılar, ne de kırıldığımızı...
En sonunda her şey olacağına vardı. Ne korkularımız kaldı geriye, ne de açmadan solan çiçeklerimiz.
Onlar varsın kaybeden biziz sansınlar..."
Gecenin bir yarısında
Gönül rıhtımından
Sessiz ve sedasız
Bir gemi kalktı
Sessizce aldı yol
El bile sallamadım
Yolcu sensin diye
Hayallerimi götürdün
Ruhumu öldürdün
Toprağa girmeden
Beyaz kefen giydim
Bülbüller ötmez sustu
Gül Açmadan soldu
İçimdeki sevdan öldü
Ey yarr
“ Sanıyorlar ki çok kıymet veriyoruz diye
içimiz hep çiçek hep bahar…
Sanıyorlar ki üzerine titredikçe çok güçlüyüz
hiçbir şeyden korkmayız…
Oysa öyle olmadı hiç…
Çok sevdik biz, hem de çok…
Seviyoruz diye bahardı içimiz ama tomurcukken soldu çiçeklerimiz… Korkumuz çoktu.
Kaybetmekten sevilmemekten korktuk hep.
Ne korkularımızı anladılar, ne de kırıldığımızı…
En sonunda her şey olacağına vardı. Ne korkularımız kaldı geriye, ne de açmadan solan çiçeklerimiz.
Onlar varsın kaybeden biziz sansınlar. “