Bazı Şeyler...
... bir kaşık balık yağını yutmak gibi bir şey... Belki pek iyi bir şey fakat tadı çok korkunç.
Sayfa 388 - SonsuzKitabı okuyor
" Çünkü tarih, geçmişte neler olup bittiğini bilmek için okutulmaz. Gelecekte, kendi milletinin hayatını temin için takip edebilecek hareketi öğrensin diye öğretilir. "
Reklam
Propaganda esasında bir gereklilik teşkil etmediği, amaç duvar ilanında olduğu gibi, kalabalıkların dikkatini çekmekten ibaret olup ilmi bilgi sahibi olmak isteyenlere ders vermek olmadığından hareket tarzı duygulara, pek azı da akla hitap etmelidir. Propagandanın ilmi kapsamı ne kadar basit kitlelerin duygularına ne kadar uygun olursa, başarısı da o derece kesin olur. Başarı bir propagandanın değeri hakkında en iyi ispat aracıdır.
Basın hürriyeti halka yalan söylemek ve onu zehirlemek için kullanılan ve cezasız kalan rezil bir usulün edebi bir sözle ifadesidir...
Sayfa 171 - Anonim yayıncılık
En büyük, en edepsiz yalanlar bile her zaman bir iz bırakır, yalancılığın en büyük artistleri ve aldatma şebekeleri bunu çok iyi bilir, alçakça uygularlar. En güzel yalan söylemesini bilenler, her devirde ve her zaman Yahudiler olmuştur. Zaten varlıkları da, büyük bir yalana dayanmıyor mu: Bir dini topluluk olduklarını söylerler, oysa bir ırk topluluğudur bunlar. Ve ne ırk! İnsanlığın en büyük zekálarından biri, onları derin bir gerçeği yansıtan şu cümle ile kınamıştır ki, ebediyen doğruluğunu koruyacaktır: "Yahudiler yalanın büyük üstadlarıdır" Schopenhauer. Bu gerçeği bilmeyenler veya buna inanmayanlar, gerçeğin zafer kazanması için hiçbir şekilde yardımcı olamazlar.
Sayfa 162 - Anonim yayıncılık
Anglo-Sakson dünyasının başarısının ardında ki sır
Hiçbir millet tarih boyunca ekonomiye dayanan fetihlerini, İngiliz gibi sert bir biçimde yapmamıştır. Yaptıklarını da onlar gibi acımasızca savunmamıştır. İngiliz sanatının belirleyiciliği siyasi gücünden, finansal fetihler çıkarmasını ve bunun tersine olarak, her finansal başarısını siyasi güç haline getirmesi değil midir?
Reklam
Yahudi ile anlaşma olmaz. Sadece karar vermek gerekir. Ya hep ya hiç...
Sayfa 144 - Anonim yayıncılık
Zulüm önyargılı insanların yaptığı bir şeydir... "Dünyada Yahudiler kadar iyi insanlar yoktur ve Hitler'in neden böyle düşünmediğini bilmiyorum." ... "Yahudiler yaşadıkları her topluma katkıda bulunurlar.En önemlisi de son derece dindar insanlardır.Hitler dini yok etmeye çalışıyor.Belki de onları bu yüzden sevmiyordur."
Zamanında bana kaderin sert yüzü olarak görünen şeyi bugün bir takdir-i ilahi olarak görüyorum. Zaruret tanrıçası beni kollarına almış ve çoğu zaman mahvetmekle tehdit ediyordu. Engellerle birlikte iradem de kuvvetlendi ve sonunda başarılı oldum. Beni sertleştiren, pişiren o devreye şükran borçluyum ve sertleşme gücüne sahip olduğum için memnunum. O devir beni kolay hayatın hiçliğinden alarak, narin bir yuvanın nazlı çocuğu olmaktan kurtarıp yeni kaygılar vermişti. Beni sefalet ve zaruret dünyasına atmış, ileride kavgasını yapacağım gerçekleri öğretmişti. Bütün bunlar için o ıstırap yıllarına şükran borçluyum.
Tarih, asla uyumayan bir kaynaktır, şartlara göre bazen unutulmuş görünse de o kısık sesle yeni bir gelecekten söz eder.
Reklam
Eğer, halkın partiyi terk edip araba koşumlarından kurtulmak istediğine dair bir şüphe siyasetçilerin zihninde belirirse, o zaman bu siyasi aktörler derhål at bağlanacak sırığı tekrar boyamaya başlarlar. İşte bu sırada, halkın sabrının tükendiği vakaları hatırlayabilecek kabiliyette, ihtiyar siyaset adamları ortaya çıkar. Bunlar, yine eskiden olduğu gibi tehlikenin yaklaşmakta olduğunu sezerler. Bu sırada yapacakları iş, eski reçetelere müracaat etmek, bir komisyon kurmak, büyük halk topluluklarının nelerden hoşlanıp, nelerden hoşlanmayacaklarını tespit etmektir. Halkın konuştuğu konulara kulak kabartıp, gazete makalelerinden koku almaya çalışırlar. Bu arada bütün meslek grupları ve işçi sınıfı birer birer incelenir, en büyük istekleri araştırılır. Neticede komisyonlar toplanır, programlarını gözden geçirip, değiştirmeye başlarlar. Bu gibi kimseler gömlek değiştirir gibi kanaat değiştirirler. Yeni bir program yapıp herkese bir iniy ayırırlar, köylünün tarım işlerinde, sanayicinin imalâtında, tüke tiónin satın aldığı eşyada himayesi sağlanır. Memurun aylığına zam yapılır. Dullara ve yetimlere aylık bağlanır, bağlanmışsa aylıklarına zam yapılır. Vergiler indirilir. Unutulan bir sorun veya meslek grubunun şikâyeti telaş uyandırır. Hemen o davayla ilgilenilir ve ilâveler yapılır. Nihayet küçük burjuva ordusuyla eşlerinin memnun edildiklerine kanaat getirilir. İşte bundan sonra Tanrı'nın lütfuna ve seçmen vatandaşın budalalığına dayanarak devletin ıslahı için mücadeleye girişilir.
“Adolf Hitler'de de gördüğümüz gibi, sadece diğer insanlara yan­sıtılan nefret doyumsuzdur ve sonsuza kadar sürer. Çünkü hissedilen duygu ve onun yöneldiği insan, bilinçte birbi­rinden ayrılmıştır.”
Secim yolu ile buyuk bir adam bulup cikarmak, bir ignenin gozunden deveyi gecirmek kadar zordur. Adolf Hitler
Yahudilerin işçi sınıfını manipüle edip marksizmin temelini atması
Yahudi, işçiye sokulur, onun kaderine acımış görünür. Hatta sefalete isyan eden biri gibi ortaya çıkar. Böylece işçinin güvenini kazanır. Yahudi, işçide hayat şartlarını değiştirmek için şiddetli bir istek uyandırmaya çalışır. Üstün ırka mensup bir insanın kalbinde daima uyuklayan sosyal adalet ihtiyacını ustalıkla tahrik ederek uyandırır. Yahudi sosyal adalet ihtiyacını tahrik ederek harekete geçirdiği işçiyi daha şanslı bir kadere sahip olanlara karşı kin beslemeye davet eder. Bu işi yaparken Yahudi, sosyal düzensizliklerin aleyhine açılmış olan korkunç kavgaya bir felsefi hava ve tavır verir. Böylece Yahudi Marksizmin temellerini atmış olur. Marksizmi, haklı sosyal isteklere gayet sıkı bir şekilde bağlı gibi göstermekle, Yahudi bu felsefenin yayılmasını kolaylaştırır ve hızlandırır. Sosyal fikirler maskesi altında, gerçekten şeytanca ve korkunç niyetler saklanmıştır.