Hayatın kendisi o kadar şekilsizleşmiş, o kadar çarpıtılmıştır ki onda kimse doğru hayatı yaşayabilecek veya bir insan olarak kaderini gerçekleştirebilecek durumda değildir.
Toplum akıldışı biçimde örgütlenmiştir. Her zaman vaat ettiği eşdeğerli ödül asla gelmez; dolayısıyla son derece derin ve köklü bir anlamda bireyin ve bütün insan bireylerinin çıkarı bir bütün olarak insanlığın çıkarından farklıdır.
Aydınlanmanın -demirden faşistlerin iki yüzlülükle göklere çıkardığı ve her şeye uyum gösterebilen insanlık uzmanlarının hayata geçirdiği- durmaksızın kendisini tahrip etmesi düşünmeyi, zamanın ruhunun [Zeitgeist] getirdiği alışkanlıklar ve eğilimler karşısında kalan son masumiyeti de kendisine yasaklamaya zorlamaktadır. Kamusallık, düşüncenin kaçınılmaz olarak metaya, dilin de onun övgüsüne dönüştüğü bir duruma ulaştıysa, böyle bir yozlaşmanın kaynaklarına doğru iz sürme çabaları da, bu çabaların dünya tarihine ilişkin sonuçları bütünüyle boş çıkmadan önce, halihazırdaki dilsel ve düşünsel taleplerin peşi sıra gitmeyi reddetmelidir.
"İnsanlar gençliklerinde besledikleri umutlarına ihanet edip yaşamlarını dünyanın gidişatına göre ayarladıkları için sanki erken gelen bir çöküşle cezalandırılıyorlar."
Sayfa 321 - Kabalcı Yayınları, Çevirmenler: Nihat Ülner - Elif Öztarhan Karadoğan, Birinci Basım: Şubat 2014Kitabı okudu
"Hakikat için tek bir ifade vardır: o da haksızlığı reddeden düşüncedir. Eğer hayatın iyi taraflarında diretme olumsuz bütünün içinde ortadan kaldırılarak aşılmıyorsa, diretme kendi karşıtını, yani tahakkümü ulvileştirir."
Sayfa 289 - Kabalcı Yayınları, Çevirmenler: Nihat Ülner - Elif Öztarhan Karadoğan, Birinci Basım: Şubat 2014Kitabı okudu