Alışveriş merkezleri, sokakta ki topaç satıcıları ve Afrika'daki bir elmasa kadar turizmin detayları ince ince işlenmiş. Kitabı okuduktan sonra pazardan bir kilo meyve alırken bile; satıcının cümlelerine daha dikkat ediyor olabilirsiniz. Ve içinizden sinsi bir gülümseme geçebilir. Çünkü tezgahın işleyişi hakkında derin bir bilgiye sahipsiniz artık. Ürün ne olursa olsun tezgahtar ve turist ayrımını anlamış oluyorsunuz. Benim aklıma ilk Truva geldi, bir Çanakkale'li olarak. Yazarın para birimleri yerine kullandığı kelimelerde mağara gibi karanlık değil sahil kasabası gibi aydınlatıcı bir rol oynuyor. Kitabı okurken demek istediğimi çok net anlayacaksınız. Satış, kolye, yüzük ve daha nicesi arasındaki bağlantıyı yazarın seçtiği benzetmeler ile daha iyi anlayabiliyoruz...
Hakan Günday'ın son kitabı hariç tüm eserlerini okudum. Kinyas ve Kayra'dan sonra kesinlikle okunması gerekenler listesinde yerini aldı...