Türküler, türkülerimiz...Halk edebiyatının en geniş en zengin alanında, bir kısmı anonim olan o ince ezgiler. Her biri Anadolu'nun bağrından çıkmış, kimi zaman acı, elem, kimi zaman sevinç, kimi zaman bir haykırışa dönüşen, kuşaktan kuşağa dillenen, halk şiiriyle bütünleşen türkülerimiz, özümüz, benliğimiz... Doğa türküleri, çocuk türküleri, aşk
Ey fırtınalı bayır ey mazlum Diyarbakır
Dağlarında kızıl ateş alnında kızıl bakır
Çiğdemler solar gibi anneler yanar gibi
Dizlerine döküldüm ağlama Diyarbakır
Ey fırtınalı bayır, ey mazlum Diyarbakır
Dağlarında kızıl ateş, alnımda kızıl bakır
Çiğdemler solar gibi, anneler yanargibi
Dizlerine döküldüm, ağlama Diyarbakır
Bu dağlarda gençliğim cayır cayır yanarken
Ay vurur gözyaşıma ben gecede kalırım
Üzülme sen üzülme başını öne eğme
Gün olur kavuşuruz dert etme Diyarbakır
Ağlama sen ağlama kanlı bezler bağlama
Bu yangın söner birgün ağlama Diyarbakır
Dedem anlatıyor;
Bundan yaklaşık bir 30 yıl önce Diyarbakır ulu cami'nin bahçesinde namazdan sonra oturmuştuk, eline bastonla yaşlı bir adam geldi ve bağırmaya başladı ey Allah'ın kulları, ey müslümanlar, Gelin gelin de yüzüme tükürün insanlar yavaş yavaş adamın etrafını sarmıştı. -derdin ne mübarek niye yüzüne tükürelim?
-Allah için
Diyarbakır ortasında vurulmuş uzanırım
Ben bu kurşun sesini nerde olsa tanırım
Bu dağlarda gençliğim cayır cayır yanarken
Ay vurur gözyaşına...ben gecede kalırım
Kusura bakma anam sevdalandım ben yine
Bir gülüş bir de bakış, yenik düştüm kalbime
Sonunda ne olacak hiç bilmiyorum ki böyle
Bir seven ben miyim bu kocaman memlekette
Bir konuşması var, Allah'ım yok böyle bir şey
Beni benden alıyor söylediği tüm herşey
Kalbim kırık ne olur unutmadan son birşey
Beni bana bırakma, bu çok korktuğum tek şey
Gel
Ey fırtınalı bayır, ey mazlum Diyarbakır
Dağlarında kızıl ateş, alnımda kızıl bakır
Çiğdemler solar gibi, anneler yanar gibi
Dizlerine döküldüm, ağlama Diyarbakır
Yusuf Hayaloğlu