Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Tüller Ve Silah
Önü denizle başlayan rüzgârlı bir kasabadaydık. Sanki yıllardır oradaydık. her şey düzelecekti. Orada doğmaya çabalayarak öldük. Meleğim nehir kanatlarını uzaklıklarda yıka şimdi. soğuktu, ısınamıyorduk. Bu kadar yakınken. Aramızda yalnızca o hava boşluklarının dolaştığı odalardaydık. Biriken bütün rüzgârlar işte orada, o deniz kasabasında o çok
ufak tebessümler ile taş, duvar ve sanki hiç doğmamış kadar geçimsiz bir sonbahar kadını biz kırk metrekareye dört kişi sığdık zahmetine katlanılmış şu soğuk şu hain şu hüsrana mahkûm yontmaları duvarlara dizdik çeşitli el işleri çekiyor canım işte kocakarı çeyizlerinden kımıldaması zor geliyor hangi kolum ulaşmak istese yahut hangi ruhun
Reklam
Aralık ayında, başıbozuk kuvvetlerin durumu daha da karıştı. Birçokları yeni orduya geçti; fakat Ethem’in etrafında hâlâ kuvvetli bir kısım bulunuyordu. Miralay Arif, Anadolu İhtilâli hakkındaki hatıralarında bundan epeyce bahseder. Yazdığına göre, Ethem’in üç bin kişilik kuvveti, ayrıca yüz makineli tüfeği ve dört topu varmış. Onların fikir
Ay, kayıp bu gece. Gökyüzü gözlerin gibi siyah, simsiyah. Yıldızlar serpilmiş çil çil Dilimde bitmeyen bir ah! Issız ve yağmurlu sokaklar, Kız Kulesi'nden esiyor ayrılık rüzgarı Yorgun dalgalar vuruyor kıyılarına boğazın Vapurlar gıcırdıyor koyu mavi sularında. Ne Kanlıca'da yoğurt yemek Ne Eminönü'nde balık ekmek, İskeleye dayıyor sırtını vapurlar, Martılar sessiz aç, sefil. Karınca gibi karıştığım şu kalabalık Yutuyor beni bu kadim şehir Ve ağlıyor İstanbul şiir şiir,
Geri129
439 öğeden 436 ile 439 arasındakiler gösteriliyor.