"Görmüyor musun ki gözlerim, neşe ve sevinçle parıl parıl parlamaktadır. Ama bunun sebebini başka bir şeye bağlama. Gözümdeki ateşinin bu kadar parlak olması ancak senin parlak yüzünün ışığından yansımış bir parlaklıktır. Hiç aynayı eline alıp da kendi yüzünü seyrettin mi ve özellikle gözlerinin güzelliğine ve hoşluğuna dikkat ettin mi? Senin insanı mest eden gözlerin gibi gözleri, dünyadaki hiçbir göz görmemiştir. Kendi gözlerin, kendinde olan güzelliği görmekte aciz ise sana ben haber vereyim. Senin gibi baştan ayağa kadar hoş bir nazlı güzeli dünyanın hiçbir tarafında göremediler. Zira Allah da öyle bir vücudu bir daha yaratmadı. Bizim seni seyretmekten aldığımız zevki sormuyor musun? Biz senin kaşların ve gözlerin karşısında tir tir titremekteyiz. Zira âşıkların kanına ve canına kastetmek için, kâh senin mestane gözlerin pusu kurmuş, kâh acımasız kaşların da yay kurup çekmiştir. Doğrusu sen bizim öyle mahzun mahzun ah edişlerimizden ve ağlayarak yalvarışlarımızdan zevk alıyorsun; ancak cayır cayır yanan sinemin dumanı, her dem başımızı bürümektedir. Bu dumanın misk gibi kokusu için bir ud ağacı gibi ateşler üzerinde yanıp kaldım. Senin aşk derdinle hasta oldum. Yataklara düştüm. İşte hayatımın devamında da umut kalmadı. Eğer tatlı canımın dudaklarıma gelmiş olduğu şuanda, sen dudaklarını dudaklarımın üzerine koyarsan ölümsüz hayatı bulurum, yoksa böyle kıvrana kıvrana can verir, giderim!"
Sayfa 72 - Hafız ŞiraziKitabı okudu
"Görmüyor musun ki gözlerim neşeli, sevinçli ve pek çok ferahlıkla parıl parıl parlamaktadır. Ama bunun sebebini başka bir şeye yorma. 'Gözünün ışığının bu kadar aydın olması, ancak senin aydınlık yüzünün pırıltısından akseden bir aydınlıktır.' Hiç aynayı eline alıp da kendi güzelliğini kendin seyrettiğin ve özellikle gözlerinin tatlılığına dikkat eylediğin var mıdır? 'Senin kendinden geçmiş gözlerin gibi gözleri, dünyanın gözleri görmemiştir.' Kendi gözlerin kendinde olan tatlılığı görmekten acizse sana ben haber vereyim. 'Senin gibi baştan ayağa kadar tatlı bir nazenini dünyanın hiçbir tarafında haber veremediler. Zira Allah da öyle bir vücut daha yaratmadı.' Bizim seni seyrederken altında kaldığımız etkileri sormuyor musun? Biz senin kaşların gözlerin karşısında tir tir titremek temyiz. Zira 'âşıkların kanına ve canına kasıtla, kâh senin sarhoş gözlerin tuzak kurmuş ve kâh gaddar kaşların da yay çekmiştir.' Gerçi, sen bizim böyle hüzünlü hüzünlü ah edişlerimizden ve ağlayarak yalvarmamızdan zevk alıyorsun. Ancak 'cayır cayır yanan tutuşmuş bağrımızın dumanı her dem başımızı bürümekte olup bu mis kokulu dumanın güzel kokuşu için bir ödağacı gibi nice bir ateşler üzerinde yanıp kalalım.' Senin aşkının derdiyle hasta oldum. Döşeklere döşendim. İşte hayatımın kalanından da ümit kalmadı. "Eğer tatlı canımın dudaklarıma kadar gelmiş olduğu şu anda, sen dudaklarını dudaklarım üzerine koyarsan sonsuz hayat bulurum' yoksa böyle kıvrana kıvrana can verir giderim."
Sayfa 71 - Türkiye iş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Ah be canımın içi. Ben bir ömür seni yazarım da Sen yazının sonunu bulacak kadar okur musun beni?
Sayfa 157Kitabı okudu
"Görmüyor musun ki gözlerim neşeli, sevinçli ve pek çok ferahlıkla parıl parıl parlamaktadır. Ama bunun sebebini başka bir şeye yorma. 'Gözünün ışığının bu kadar aydın olması, ancak senin aydınlık yüzünün pırıltısından akseden bir aydınlıktır.' Hiç aynayı eline alıp da kendi güzelliğini kendin seyrettiğin ve özellikle gözlerinin tatlılığına dikkat eylediğin var mıdır? 'Senin kendinden geçmiş gözlerin gibi gözleri, dünyanın gözleri görmemiştir.' Kendi gözlerin kendinde olan tatlılığı görmekten acizse sana ben haber vereyim. 'Senin gibi baştan ayağa kadar tatlı bir nazenini dünyanın hiçbir tarafında haber veremediler. Zira Allah da öyle bir vücut daha yaratmadı.' Bizim seni seyrederken altında kaldığımız etkileri sormuyor musun? Biz senin kaşların gözlerin karşısında tir tir titremek temyiz. Zira 'âşıkların kanına ve canına kasıtla, kâh senin sarhoş gözlerin tuzak kurmuş ve kâh gaddar kaşların da yay çekmiştir.' Gerçi, sen bizim böyle hüzünlü hüzünlü ah edişlerimizden ve ağlayarak yalvarmamızdan zevk alıyorsun. Ancak 'cayır cayır yanan tutuşmuş bağrımızın dumanı her dem başımızı bürümekte olup bu mis kokulu dumanın güzel kokuşu için bir ödağacı gibi nice bir ateşler üzerinde yanıp kalalım.' Senin aşkının derdiyle hasta oldum. Döşeklere döşendim. İşte hayatımın kalanından da ümit kalmadı. "Eğer tatlı canımın dudaklarıma kadar gelmiş olduğu şu anda, sen dudaklarını dudaklarım üzerine koyarsan sonsuz hayat bulurum' yoksa böyle kıvrana kıvrana can verir giderim."
Sayfa 113Kitabı okudu
“Görüyor musun ki gözlerim neşeli, sevinçli ve pek çok ferahlıkla parıl parıl parlamaktadır. Ama bunun sebebini başka bir şeye yorma. ‘Gözümün ışığının bu kadar aydın olması, ancak senin aydınlık yüzünün pırıltısından akseden bir aydınlıktır.’ Hiç aynayı eline alıp da kendi güzelliğini kendin seyrettiğin ve özellikle gözlerinin tatlılığına dikkat eylediğin var mıdır? ‘Senin kendinden geçmiş gözlerin gibi gözleri, dünyanın gözleri görmemiştir.’ Kendi gözlerin kendinde olan tatlılığı görmekten acizse sana ben haber vereyim. ‘Senin gibi baştan ayağa kadar tatlı bir nazenini dünyanın hiçbir tarafında haber vermediler. Zira Allah da öyle bir vücut daha yaratmadı.’ Bizim seni seyrederken altında kaldığımız etkileri soruyor musun? Biz senin kaşların gözlerin karşısında tir tir titremekteyiz. Zira ‘âşıkların kanına ve canına kasıtla, kâh senin sarhoş gözlerin tuzak kurmuş ve kâh gaddar kaşların da yay çekmiştir.’ Gerçi, sen bizim böyle hüzünlü hüzünlü ah edişlerimizden ve ağlayarak ağlamamızdan zevk alıyorsun. Ancak ‘cayır cayır yanan tutuşmuş bağrımızın dumanı her dem başımızı bürümekte olup bu mis kokulu dumanın güzel kokusu için bir ödağacı gibi nice bir ateşler üzerinde yanıp kalalım.’ Senin aşkının derdiyle hasta oldum. Döşeklere döşendim. İşte hayatımın kalanından da ümit kalmadı. ‘Eğer tatlı canımın dudaklarıma kadar gelmiş olduğu şu anda, sen dudaklarını dudaklarım üzerine kovarsan sonsuz hayat bulurum’ yoksa böyle kıvrana kıvrana can verir giderim...”
Görmüyor musun ki gözlerim, sevgilim yanımda içim neşe ve huzurla parıl parıl parlamaktadır. Ama bunun sebebini başka bir şeye yükleme. Kandil gözlerin bu kadar parlak olmaklığı ancak senin sen yeryüzünde parlayan aksi heryerden görülen en güzel bir ışıksın. Hiç aynayı eline alıp da kendi güzelliğine dikkat eylediğin var mıdır? Senin bayıltan gözlerin gibi gözleri, dünyanın gözleri görmemiştir. Kendi gözlerin kendinde olan inceliği görmekten âciz ise sana ben haber vereyim. Senin gibi baştan ayağa kadar ince dal gibi bir güzeli dünyanın hiç bir tarafında haber veremediler. Zira Allah dahi öyle bir beden daha yaratmadı. Bizim seni izlerken nasıl etkilendiğimizi sormuyor musun? Biz senin kaşların ve gözlerin karşısında tir tir titremekteyiz. Zira alemin kanına ve canına kasıtla, gah senin baygın gözlerin kelepçe vurmuş ve gah ebruyı zalimin dahi keman çekmiştir. Doğrusu sen bizim böyle üzgün üzgün ah edişlerimizden ve ağlayarak yalvarışda bulunmamızdan büyük tad alıyorsun. Ancak cayır cayır yanan göğsümüzden çıkan dumanı her dem başımızı bürümekte olup bu kalbimizi yaran doğal kokusu için bir öd ağacı gibi nice bir ateşler üzerinde yanıp kalalım. Senin derd-i aşkınla hastalandım. Döseklere döşendim, işte hayatımın geri kalanından da ümit kalmadı. Eğer tatlı canımın dudaklarıma kadar gelmiş olduğu şu anda, sen dudaklarını dudaklarım üzerine koyarsan sonsuz hayatı bulurum. Yoksa böyle kıvrana kıvrana can verir giderim..."
Reklam
22 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.