Bilmiyorum nereden kimden başlayacağımı bilemiyorum. Trabzon, Tebriz,Tiflis,Batum,İstanbul
Zehra,Büyük hanım, İsmail, Setterhan, Sofya. Her karakter birbirinden güçlü.
Savaşın yok ettiği hayatlar, düzenleri bozan insanları evinden, yurdundan eden lanet savaşlar.
Günlerce aç sefil yürümek zorunda kalan büyük hanım ve Zehra'nın yanında yürüdüm. Okurken kalbim çok ama çok acıdı.
Savaşı fırsat bilen aç gözlü insanlar, canının derdine düşen zavallı insanlar. Üzüldüm, kızdım durdum düşündüm, empati kurdum.
İnsanlar savaştan kaçarken köpekleri Masalı bırakmadılar, hevesleri geçince kedileri, köpekleri sokağa bırakan insan müsveddeleri bu kitabı okurken utanırlar mı? Acaba...
İsmail'in defterine yazdıkları, vatanı için canını veren açlık,sefalet hastalıkla sınanan insanlar. Okurken gözyaşlarıma engel olamadım. Keşke savaşlar olmasa, keşke insanlar ölmese, keşke kimse evinden,yurdundan olmasa ah bu keşkeler.
Setterhan sen ne güzel seviyorsun aşkı sevgiyi kalbimin her zerresinde hissede hissede okudum. Keşke dedim her sevgi böyle olsa. Ah bu kitapta o kadar çok keşkeler var ki. Keşke daha önce okusaydım diyerek bir yenisini daha ekliyorum.
Yazarın okuduğum ilk kitabıydı dili çok yalın sayfalar su misali aktı. Trabzon'da asi hırçın Karadeniz de dolandım. İstanbul'da lütfen İsmail ölmemiş olsun diye hastaneden mutlu ayrılmak istedim.
Batum'da ,Tebriz'de,Tiflis'te Setterhan aşkı ile yandım.
Şiddetle tavsiye ediyorum okuyun okutun ve kitapla kalın.