(...)
Canımda damıttım seni ey zulüm,
Sancısını
İnceden
Kum gibi taşıdığım.
Kasığımda Amerikan kemendi
Bağıra bağıra geceler boyu
Kaskatı kesilip
Kan işediğim.
Uzmandı cellatlar
Ve hinoğlu hin.
Akım kabloları, kıskaçlarıyla
Bilenmiş azıları ve hınçlarıyla,
Buyruğunda gangster emperyalizmin.
Gene de yıkamadılar, sökemediler
Ve bozguna uğradılar sonunda
Karşısında çırılçıplak yüreğin
(...)
"Umutsuzluğa düşmek" ise bir devrimciye yasaktır. Cellat elinde işkencede ölüme bir soluk kalmışken bile. Yalnız yasak değil ayıptır da. Çünkü devrimcinin kendisi, insanlığın yarını ve umududur. Bir kural, bir ilkedir bu. Namussuzluğun, alçaklığın egemen olmadığı, soylu, güzel ve onurlu bir dünya, bu temel ilke üzerinde kurulur. Bu bayrak, yüreğime delikanlıyken çekildi. Şimdi kırkı aştım, her an daha zorlu bir rüzgår ile atardamarımı doldurmakta:
"... Biz ki, yarınıyız halkın
Umudu, yüzakıyız
Hıncı, namusu...
Şafakları,
Taaa şafakları
Hey canım,
Kalbim, dinamit kuyusu..."
Sayfa 173 - Ahmed Arif ve Şiiri Üzerine - Ahmed Arif'le Bir Konuşma/Umutsuzluk Yasak, Metis YayınlarıKitabı okudu