_İttihat Terakki Cemiyeti_
_Mustafa Kemal Paşa, Rauf Orbay, Kazım Karabekir, Fethi Okyar, Halil Kut, Mehmet Akif Ersoy, Fahrettin Paşa, Enver Paşa, Cemâl Paşa, Talat Paşa, İsmet İnönü, Celal Bayar, Ali Fuat Cebesoy, Ali Çetinkaya, Ziya Gökalp, Hacı Bekir, Tevfik Rüştü Aras, Said Halim Paşa, Nuri Conker, Çerkez Ethem, Yunus Nadi…
_1889 devletin
Bismillahirrahmanirrahim,
"Hâl ehli yanında 'kâl' dili değil, 'hâl' dili lazımdır.
(Hakikati) görenin huzurunda susmak sana faydalıdır. Bundan dolayı 'Susunuz!' (A'raf,204) hitabı geldi. (Mesnevî 4/2072)
O halde git, itaat etmek üzere bir şeyhin, bir üstâdın emri gölgesinde sus. (Mesnevî 4/3348)
Çünkü o
"Şems-i Tebrizî'nin Kimya adında bir karısı vardı. Bir gün Şems'e kızıp Meram bağları tarafına gitti. Mevlânâ hazretleri medresenin kadınlarına işaretle: 'Haydi gidin Kimya Hatunu getirin' buyurdu. Bunun üzerine kadınlardan bir grup onu aramaya hazırlandıkları sırada Mevlânâ, Şems'in yanına girdi. Şems, şahane bir çadırda oturmuş, Kimya Hatunla konuşup oynaşıyor ve Kimya Hatun da giydiği elbiselerle orada oturuyordu. Mevlânâ bunu görünce hayrette kaldı. Onu aramağa hazırlanan dostların karıları da henüz gitmemişlerdi. Mevlânâ dışarı çıktı. Bu karı kocanın oynaşmalarına mâni olmamak için medresede aşağı yukarı dolaştı. Sonra Şems "içeri gel" diye bağırdı. Mevlânâ içeri girdiği vakit, Şems'ten başkasını görmedi. Bunun sırrını sordu ve: "Kimya nereye gitti" dedi.
Şems: "Yüce Tanrı beni o kadar sever ki istediğim şekilde yanıma gelir. Şu anda da Kimya şeklinde geldi" buyurdu. işte Bayezid Bestami'nin hali de böyle idi. Tanrı ona, daha sakalı bitmemiş bir genç şeklinde göründü." (Arifler’in Menkıbeleri II) Ahmed Eflaki
Bu paylaşımlar niye var için bkz:
#220061637
Tasavvuf hakkında bunları biliyor muydunuz?
#220816615
"Sultan Veled'den (Mevlana'nın oğlu) nakledilmiştir ki: Bir gün ileri gelen sofiler babam Hudavendigâr' (Mevlana) dan: "Abu Yezid (Beyazıd Bestami), Ben Tanrı'mı daha sakalı bitmemiş bir genç şeklinde gördüm, buyuruyor. Bu nasıl olur?" diye sordular.
Babam (Mevlana): "Bunda iki hüküm vardır: ya Bayezit Tanrı'yı sakalı bitmemiş genç şeklinde görmüş, yahut Bayezid'in meylinden ötürü Tanrı onun gözüne bir genç çocuk suretinde gözükmüştür" dedi." Arifler’in Menkıbeleri II) Ahmed Eflaki
Bu paylaşımlar niye var için bkz:
#220061637
Tasavvuf hakkında bunları biliyor muydunuz?
#220816615
Kadının sosyal hayattaki konumuna dair örneklere Ahmed Eflaki'nin eserinde de rastlamaktayız. Eflaki vermiş olduğu bir çok örnekte Anadolu kadınlarının sosyal hayatın içerisinde olduğunu ortaya koymuştur. Onun aktardığı örneklerde, kadın toplumsal yaşamın her alanında görülmektedir. Kadınlar kendi aralarında gezilere çıkmakta eğlenceler tertip etmekte sema toplantıları düzenlemekteydiler.
63
Mevlânâ Hazretleri’nin oğlu Sultan Bahâeddin Veled, şu hâtırasını nakleder:
“Bir gün bana büyük bir ruh bezginliği ve iç sıkıntısı gelmişti. Beni bezgin ve sıkıntılı gören babam:
–Birinden mi incindin de böyle sıkıldın? dedi. Ben de:
–Bilmiyorum ki bu ne hâldir? dedim. Babam kalkıp eve gitti, bir müddet sonra baktım ki kurt postunu çevirip başına geçirmiş, çocukları korkuttukları gibi: “Bu! Bu! Bu!” diyerek yanıma geliyor. Babamın bu hoş hareketi sebebiyle beni bir gülme tuttu ki anlatamam. Hemen yere kapanarak ayaklarını öptüm. Babam:
-Bahaddin! Eğer bir güzel ve latif sevgili sana sıkı sıkıya bağlansa, dâima seninle şaka, şenlik etse ve birdenbire yüzünün şeklini değiştirip gelse ve sana “Bu! Bu! Bu!” dese ondan hiç korkar mısın? buyurdu.
Ben de:
–Hayır, korkmam dedim. Bunun üzerine babam:
–Seni sevindiren, seni sevinç ve neşe içinde tutan sevgili, seni üzen ve kendisinden sıkıntı duyduğun aynı sevgilidir. Hep O’dur, hep O’ndandır ve hep O’ndan feyizlenirsin. O hâlde niçin boş yere üzgün duruyor, sıkıntının elinde âciz kalıyorsun? buyurdu.
Babamın bu hareketi ve sözleri üzerine derhal hâlim değişti, taze gül gibi açılıp ferahladım. Ömrüm boyunca da başka gam yüzü görmedim ve üzülmedim, dünyanın gamı kederi yanıma yaklaşmadı.” (Ahmed Eflâkî, Ariflerin Menkıbeleri, trc. Tahsin Yazıcı, İstanbul 1973, I, 265-266) (Dr. Murat Kaya, Ebedi Yol Haritası İslam, Erkam Yay.)
İmam Mâturîdî'nin dünya ve dünyalığa, makam, zenginlik ve her türlü taltife karşı müstağni tavrını en güzel anlatan nakillerden birini Ahmed Eflâkî (ö. 761/1360) paylaşır. "Şeyh Maturidi'ye "dilediğini iste" dediler. O da "istememeyi istiyorum dedi şeklindeki rivayet, imamın istiğna ve zühd hâlini yansıtan en özlü paylaşımlardan biridir. Eflâkî bu rivayeti, cenneti istemenin dahi bir nâkısa olduğuna dair Mevlânâ'nın izahatını paylaştıktan sonra aktarır. Dolayısıyla bağlam itibariyle imamın istememe tavrını, Allah'ın rızası ve cemâli ile müşerref olmak dışında her şeyi kuşatacak kadar geniş bir bağlamda kullandığı hissedilir.
Kitap Mevlana Celaleddin Rumi'nin menkıbelerinden oluşuyor. Bana çok hitap etmedi açık söylemek gerekirse. Kitabın saldırgan dilinin ve Mevlana'yı konumlandırdığı yerin günümüz okuruna çok hitap edeceğini düşünmüyorum. Ahmet Eflaki, Mevlevi tarikatına mensup bir kişi sıfatıyla bu kitabı kaleme almış fakat şeyh uçmaz müridi uçurur anlayışıyla fazlasıyla köpürtmüş.
Hep gök ehli cümle karşı geldiler
Mustafâ’ya izzet ikram kıldılar.
Merhaba yâ Muhammed dediler
Ey şefaat kânı Ahmed dediler.
Her biri kutluladı mirâcını
Dediler giydin saâdet tâcını.
Yürü kim meydan senindir bu gece
Sohbet-i Sultan senindir bu gece.
Ermedi evvel gelen bu devlete
Kimse lâyık olmadı bu rif’ate.
Ol gece durmadı cevlân eyledi
Şöyle kim, eflâki seyrân eyledi.
Her birinden türlü hikmet gördü ol
Tâ ki vardı Sidre’ye erişdi yol.
Kitapta Mevlana ve eşrafının yaşamış olduğu dönem hakkında bilgiler bulabileceğimiz ve mevlana ve eşrafının menkıbelerinin zikredildiği iki ciltlik kitaptan oluşmaktadır. Bulunduğu dönemde yaşamış önemli şahsiyetler, şehirler ve mimari yapıların isimlerine de ulaşmış oluyoruz.
Mevlana'nın hocası Seyyid Burhaneddin isimli bu kısa kitapta Mevlana'nın ilk hocası Türk tasavvuf ve kültür hayatında önemli yeri olan Evliyalardan Seyyid Buhaneddin 'in hayatı anlatılmış.
Tirmiz şehrinde doğduğu icin "Tirmizî", birçok sırları çözdüğü içinde " Sırdan" isimlerini alması , Mevlana ile yollarının kesişmesi ,Konya'ya gelişi, Konya'dan ayrılışı, Kayseri'deki hayatı, ölümü , cenaze töreni gibi hayatındaki önemli noktalara kitapta yer verilmiş.
Kitabın diğer bölümünde Mevlevi Ahmet Remzi Dede'nin Seyyid Burhaneddin'e yazmış olduğu "Ayine-i Seyyid Sırdan"isimli manzum eser yer alırken devamında da Mevlevi Ahmet Remzi Dede, Ahmed Eflaki, Abidin Paşa, Ali Emir Efendi'ye ait birer sayfalık bibliyografiler yer almakta.