Gidersen yıkılır bu kent, kuşlar da gider
bir nehir gibi susarım yüzünün deltasında
Yanlış adreslerdeydik, kimliksizdik belki
sarışın bir şaşkınlık olurdu bütün ışıklar
Biz mi yalnızdık, durmadan yağmur yağardı
üşür müydük nar çiçekleri ürperirken
Gidersen kim sular fesleğenleri
kuşlar nereye sığınır akşam olunca
Sessizliği dinliyorum şimdi ve
Dağları anlatırdın ve dostluğu
bir ceylan gibi sekerdi kelimeler
Sesini duymasam çölleşirdi dünya
dağlar yarılır ırmaklar kururdu
bulutlar çökerdi yüreğime
Suya inmiş bir ceylan
melûl mahzun ince
Durup bakar avcıya
İki gözü iki çeşme
Alır ceylan
söyler yanık yanık
hak verir dinleyen
acır haline
Bir yavrunun hasreti
dağların uğultusu
ve avcının
keder bilmez zalimliği
"Söylesene Ahmet, Tanrı'nın mantıksız olabileceğini düşünüyorsun ve yine de ona saygı gösteriyorsun ama aynı gücün benim efendim için geçerli olabileceğini neden düşünemiyorsun. Seni rahatsız eden hangisi güçsüz Tanrı mı güçlü şeytan mı? Bazı kurallar insanlar için bile tamamen bir çelişkiyken, üstelik tanrı'nızın kendisi bir çelişkiden ibaretken neden bunca inançla yola çıkıyorsun?
Dağları anlatırdın ve dostluğu
bir ceylan gibi sekerdi kelimeler
Sesini duymasam çölleşirdi dünya
dağlar yarılır ırmaklar kururdu
bulutlar çökerdi yüreğime
Hâlâ koynumda resmin