Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Ahsen

Ahsen
@ahsenekinci
§on kuşlarımdı bunlar, dedim telef olmasın Geçti artık göğsümde kuş barınmaz anladım §aadeti her yerde aradım ama sadece elimde bir kitapla kuytu köşede buldum.
Sabitlenmiş gönderi
Hayatımın anlamını bilmeliyim, ancak sadece sonsuzun bir parçası olduğumu söylemek ona herhangi bir anlam vermemekle kalmıyor, mümkün olan tüm diğer anlamları da yok ediyor.
Reklam
Ama Volodya'nın özellikle kavgalarımızda ortaya çıkan soylu içtenliğini kıskandığım kadar hiçbir şeyi kıskanmazdım.
İki kardeş, iki dost, karı koca, efendi uşak gibi sürekli birlikte yaşayan insanların, özellikle de aralarında tam bir içtenliğin olmadığı anlardaki, belirsiz gülümseyişleri, bakışları, davranışları ardında sezilen gizemli ilişkileri fark etmeyen var mıdır? Gözlerinizin korka korka ve kararsızca buluştuğu bir anda tüm söylenmemiş istekleriniz, düşünceleriniz ve bunların karşınızdakince anlaşılmış olmasından duyduğunuz korku rastgele bir bakışınızda kendini hemen açığa vuruverir!

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Yaşam Algısı
Değerli okuyucularım, hayatınızın belli bir döneminde, o güne kadar gördüğünüz bütün eşyalar birdenbire size bilmediğiniz öbür yanlarını çevirmişçesine, onlara ilişkin görüşlerinizde birdenbire köklü bir değişiklikle karşılaştığınız oldu mu hiç? İşte ben bu yolculuğumda, ergenliğimin başlangıcı olarak kabul ettiğim böylesi bir ruhsal değişimi yaşadım.
"İnsan hep aynı kalmaz ki... Bir gün gelir, değişmesi gerekir." Bu onun alışkanlığıydı: Söyleyecek söz bulamadı mı, her şeyi yazgısal bir zorunluluğun sonucu olarak açıklardı.
Reklam
İnsana karşısındakinin düşüncelerini anlama imkanı sağlayan ve konuşmada yol göstericilik eden içgüdüsel bir duyguyla kayıtsızlığının beni incittiğini anlayan Katenka başını kaldırıp bana döndü.
Bugüne dek hafızamı dolduran acı hatıralarla bağlantılı nesnelerden uzaklaştıkça, bu hatıralar güçlerini yitiriyor, yerlerini tatlı bir yaşama sevincine, diri bir umuda bırakıyorlar.
Ölümden korkmamaktan çok söz edilir, ama gerçekten korkmayanlar pek azdır.
Büyük acıları yalnızca büyük bir güçlükle sevebilme yeteneğine sahip olan insanlar duyabilirler; onların sevmeye duydukları gereksinim, acıya karşı tepkiyi oluşturur ve onların acılarını giderir, sağaltır. Bu bakımdan insanların ruhsal yapıları, bedensel yapılarından daha dirimlidir. Acı insanı hiçbir zaman öldürmez.
Büyüklenme, tüm duygularımız içinde gerçek acıyla en bağdaşmayanıdır. Bununla birlikte bu duygu insanın içine öylesine işlemiştir ki, en acılı olduğumuz anlarda bile onu kolay kolay dışlayamayız. Acılı anlarımızda bu duygu, insanın kendisini ya çok üzgün ya çok mutsuz ya da çok metinmiş gibi göstermek istemesiyle ortaya çıkar. Bizim varlıklarını kabul etmeye pek yanaşmadığınız, oysa en büyük acılarla sarsıldığımız anlarda bile bizi bırakmayan bu aşağılık istekler, acımızın gücünü, yüceliğini, içtenliğini lekeler.
Reklam
Mutsuz olduğumu bilmekten bir tür zevk alıyor, bu zevki daha çok duyabilmek için, mutsuzluğumun üzerine eğiliyor, mutsuzluğumu daha bir bilinçle algılamaya çalışıyordum; bu bencilce duygu, asıl üzüntümü bütün öteki duygulardan daha çok bastırıyor ve en ön plana geçiyordu.
Ve düşüncelerin yeniden gerçekliğin yerini alışı... Gerçekliğin bilincinin düşleri yeniden yerle bir edişi... Sonunda hayal gücüm yorgun düşerek beni artık aldatmaz oldu.
Hayatımda ilk defa bir sevgiye ihanet etmiş ve hayatımda ilk defa sevginin tadını duymuştum. Alışkanlık haline gelmiş, yıpranmış bir bağlılığın yerini aşkın gizemli bilinmezliklerle dolu dipdiri duygusunun alması, içimi sevinçle dolduruyordu. Kaldı ki, birini artık sevmemeye başlamışken aynı anda bir başkasını sevmeye başlamak, birinciye göre iki kat daha güçlü sevmek demektir.
Çekingen, utangaç insanların sıkıntıları, çevrenin kendileri hakkında vereceği yargıyı bilmemelerinden gelir; bu nasıl bir yargı olursa olsun, bir kez açıklığa kavuştu mu, artık sıkıntı da sona erer.
Yoksa hayat bu gözyaşlarını, bu sevinçleri sonsuzcasına benden uzaklaştıracak kadar ağır izler mi bıraktı ruhumda? Ve kala kala bir tek hatıralar mı kaldı?
"Kalbin ya paramparça kırılmak ya da taş gibi katılaşmak zorunda kaldığı bu dünyayı terk ediyorum." Nicolas Chamfort
494 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.