Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

zeliş

zeliş
@airofthenight
eliyle kalbine vurdu: —senin gösterdiğin yola gitmeyeceğim, mantıksız, tabiatsız, kör kudret, dedi.
Sabitlenmiş gönderi
“İnsanın yüreğinin iyi olması için akla ihtiyacı yoktur.”
Sayfa 51
Reklam
115 syf.
7/10 puan verdi
·
15 günde okudu
Uzun Hikâye
Uzun HikâyeMustafa Kutlu
8.2/10 · 36,2bin okunma
—Beni düşünme. Benim ömrüm böyle geçti. Nereye gideceksin? —Bilmiyorum. —İyi... Bilmemek en iyisi.
Sayfa 109Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Feride'ye aşık olmuştum bu doğru. Kız da beni seviyordu, bu da doğru. Lakin iki gönül bir olunca samanlık seyran olmuyordu ki. Ve bu ücra kasabalarda sevenlerin kavuşması için hâlâ delikanlıların yaz günü karlı dağdan kar getirmesi isteniyordu. Benden böyle bir masal kahramanı olmak bile esirgendi. Ben aslında Ferhat olup dağları delmeye hazırdım ama... Ne beni muhatap aldılar. Ne kızı dışarı saldılar.
Sayfa 104Kitabı okudu
zeliş
@airofthenight·2024 okuma hedefini ekledi.
2024 OKUMA HEDEFİ
1/30 kitap - %3 tamamlandı
1 kitap okudu
30 kitap
115 sayfa
0 inceleme
2 alıntı
8 günde 1 kitap okumalı.
Reklam
Uzaklardan
Böylesidir.. ve meselâ bir çift açık elâ gözün sıcacık ışıltılarla eski çağlarınıza ilmik atıverişindendir veya tazecik dudakların "olmaz"ların, "asla olamayacak"ların kapılarını aralayıverişinden, içinize ebemkuşakları yağdırışındandır sizin uzaklara, ama çok uzaklara gidişiniz ve kirpiklerinize kar taneciğinin düşmesi. Ve siz, daha eşiği aşmadan unutur gidersiniz o büyük -belki de büyülü- yolculukları. Hattâ, köşeyi kıvrılmak ve perdelerinizdeki ışık boğuntularını görmek yeter "eski siz" olup çıkmanıza.. bilinen, bilindiğince beklenen, bilindiği ve beklendiği gibi kalması gereken "eski ve tanıtma cümleleri ezberlenmiş siz" olup çıkmanıza. Bir damlacık sudur artık dudaklarınızda veya adımlarınızda, bazan da ellerinizde, omuzlarınızda veya adımlarınızda kalan. Onlar -evdekiler- görürler, mutlaka görürler bunu. Sorarlar da. Anlatamazsınız ama.. anlaşılamaz olmuştur çünkü. "Bilmem" dersiniz. Bilinmez ki.
Sayfa 224Kitabı okudu
Uzaklardan
Göğüsteki sıcacık esintiler rüya gördüğünüzü hatırlatır, gördüğünüz rüyayı değil.
Sayfa 222Kitabı okudu
Çifte tabancalı hafiye
Uyandım. Ve, günlerdir, o salon içimde, kafam bulanık, duygularım bomboş, dolaşıp duruyorum. Aşkı unutmam, ama daha önce tabancayı unutmam gerek. Yalnız beynimi bir şey kurcalayıp duruyor: Bu unutuşlar, acaba kendimi ve yaşayışı inkâr mı olur?
Sayfa 220Kitabı okudu
Dostluk
Nasılsın diye sorarlardı dostlarım, iyiyim derdim. Ben de onlara sorardım, onlar da iyiyim derlerdi. Gene öyle olsun birbirimize rastlayınca hemencecik soruverelim: Nasılsın? Ama sakın unutmayın; cevap bir kelimedir: İyiyim diyeceğiz. O kadar işte. Dünyanın güllük gülistanlık olması için daha ne istersiniz? İyiyiz dediniz mi her şey iyidir, iyi olur, iyi olmalıdır. Sonra ne güzel, düşünün, herkes iyi, hepimiz iyi, her şey iyi olacak. İnanmıyan içinin zifirinde boğulup gitsin, ama lütfen iyi değilim demeğe kalkmasın. Ve lütfen okumasın bu hikayeyi. Sevmez çünkü.. sevemez.
Sayfa 205Kitabı okudu
"Gün Akşamlıdır"
Gün daima ve herkes için akşamlıdır, dün doğan bir gün ölür. Ama ölüme giden yollar ve gidişler hep aynı değildir, ölümün ötesi herkes için aynı değildir ki...
Sayfa 185Kitabı okudu
Reklam
Heyyi Hey
Ama adam şunu da biliyordu ki, şimdi genç olsaydı yalnız bir çiçekçi dükkânının camını tekmelemekle kalmaz, akşamların et kokulu, huzur kokulu, güven kokulu, kedili, radyolu, ışıklı ve iyi ısıtılmış ve sevgileri bütün bunlarla pekleştirilmiş -sanılan- mutluluklarını sımsıkı örtmüş -sanılan- kapılarını da tekmelemek ister.. ve tekmelemeden yapamazdı.
Sayfa 177Kitabı okudu
Heyyi Hey
Eyy.. kolay değil; aşktı o, aşk. İçiniz tamtakır kurumamış ise iyi bilirsiniz bunu.. veya hiç tadmadınızsa dünya bir defacık olsun sizin için dönmedi demektir, yazık.
Sayfa 173Kitabı okudu
Sevginin Bedeli
Artık rüzgâr bambaşka kokular, bambaşka sesler taşıyordu. Karabaş, tasmasından çekmişler gibi durdu. Ama otomobil durmadı, sallana sarsıla, ağır ağır da olsa o boyuna uzaklaşıyor, küçük kız da boyuna ağlıyor, el sallıyor, bağırıyordu: —"Karabaş, Karabaş, Allahaısmarladık. Karabaş." Ve Karabaş bunun çağrış olmadığını, küçük kızın kendisine çağıramayacağını artık anlıyordu, artık ağlamayı da biliyordu, insanların üzülünce ağladıklarını da biliyordu. Kendisi.. ağlıyamazdı işte.
Sayfa 160Kitabı okudu
Şehir Kulübünde
Evde en ufak bir gürültü yapmamaya dikkat ederek soyundu; fakat karısını, hiç olmazsa, sarışın ve uzun saçların ucundan öpmeden yapamıyacaktı. Öptü. —Uykun ne kadar hafif! —Uyumuyordum ki.. O hiçbir gece doktordan önce uyumamıştı. Doktor bunu anlayıverdi. —Çeşmenin altına kavun koydum. Soğumuştur, keseyim mi? Doktor onun yanına sokulurken: —Hayır, dedi. Uyuyalım. Herkesle beraber uyuyup herkesle beraber uyanmanın anlamını yeniden buluyordu.
Sayfa 146Kitabı okudu
Söz Alma... Fakat Kimden
Çünkü o günler büyük ve gerçek -gerçek, çünkü büyük- kuvvetlere, meselâ aşka, meselâ sanata veya insanlık sevgisine -insanlık sevgisine çünkü sanata- inanış günleri idi. Ve hâtırası erkeğin ta can evini hâlâ sızlatır. Şimdi sarışın, kim bilir nerededir? Erkek onun ardından, altı katın basamaklarını -bir daha çıkmamak üzere- nasıl indiğini, bu bozulmuş soysuzlaşmış senfon içinde sesinin günden güne nasıl değiştiğini, altıncı katların işini bir parça daha güçleştirmekten başka bir şeye yaramaz hale geldiğini düşünmek bile istemez. Artık kendinde bunu düşünecek kadar olsun kuvvet kaldığını umamaz.
Sayfa 108Kitabı okudu
Hiçbirşey Bilmiyormuşum
Lâkin gene de benim bilemediğim bir şeyler var: Ben, meselâ ve hâlâ, nasıl tanışılır, nasıl kaynaşılır, nasıl hoşlanılır, bilmiyorum. Aşk, nasıl olur da -bir patlama gibi- iki hayata birden ve hiç düşünülmezken, ayni kuvvetle, ayni tarzda hükmeder, bilmiyorum. Ve, dizlerinin dibinde ağlayan, ölümü senden, yalvara yalvara, istiyen... nasıl olur da, bir gün, bırakır, gider... bilmiyorum.
136 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.