Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ursula K. Le Guin’den, Bir Diploma Töreni için Kinayeli bir Konuşma
Ursula K. Le Guin
Ursula K. Le Guin
’in 1983’te Kaliforniya Mills College’da yaptığı mezuniyet töreni konuşması: Mills Koleji ‘83 mezunlarına bana ender elde edilen bu şansı tanıdığı için teşekkür ederim: bir topluluk önünde kadınların diliyle konuşma şansı. Mezun olanlar arasında erkeklerin de olduğunu biliyorum ve onları dışlama gibi bir niyetim katiyen yok. Bir
Kalbimde kinle ölmek istemiyorum, zira hayat kısa.. Saygı duymadığım sistemin çarkını işleten tampon olmak istemiyorum... Kendime saygımı kaybetmek istemiyorum ben... Kendimi buraya ait hissetmyrm... Gitmek istiyorum... Haksızlık karşısında susmayan ruhlarla birlikte nefes almak istiyorum... Rol yapmak istemiyorum... Kalmak istemiyorum...
Reklam
Mücadele En Baştan Verilir
Halk yahudileşmemiş. Market reyonlarında ki ürünlerin çoğu yahudi ürünü ve ülkeyi yahudi pazarına çevirenlerin bu katliamların yaşandığı yakın zamana kadar bile ticareti kesmemeleri asıl sorundur. Yoksa reyondaki bir ürüne ufak bir çocuğun el uzatıp tatmak istemesi, o an ki tüketim talebine karşılık aile fertlerinin çoğunun marka patentinin kime hangi ülkeye ait olduğunu düşünecek durumda olacağını sanmıyorum. Eğer bir mücadele verilecekse öyle o ürünü bu ürünü boykot etmekle olmaz. Mücadele çoğu bilinçsiz 60 kuşağı ve sentezinin olduğu, eğitimi düşük bir bir halk kitlesinin boykotlarıyla sonuc alınmaz. Sonuc verilmiş olsaydı şuan Starbucks kafeler tıklım tıklım olmazdı ve şuan bütün restaurantlarda kola şişeleri kasa kasa tüketilmezdi. Kalite ürün üretmek bir yana üretemiyoruz bile... Sorunların başında başta tarım ve hayvancılık olmak üzere 3.sınıf hizmeti bitirip 1.sınıf sınıfı hizmet sektörüne atlayıp kısa bir sürede çağ atlatacağız hayali vardı ve sonuç ortada... Banker Maho'nun sizi Münih'e götüreceğim deyip İstanbul'a götürmesi gibi bir hikayeye dönüştü. Türkiye'nin para politikası şuan ortada ve üretimi olmayan bir halkın parası her gün yabancının cebine girmeye devam edecektir. Her gün daha da fakirleşiyoruz bu gidişle daha da fakirleşmeye devam edeceğiz... Dediğim gibi mücadele reyonlara ürün dizip, millete almama konusunda nefsini terbiye edercesine sorumlu tutmakla olmaz. Mücadele en baştaki adamla başlar ve en arka sokaklara kadar yankılanarak devam eder. Biz buna kitlesel mücadele diyoruz....
Sena

Sena

@SenaBkts
·
27 Nisan 00:14
Patiswiss'i 4 günde bitiren Türk milleti yahudi markaları 10 günde bitirir. Ama halk yahudileşmiş..O nedenle Algida'yı boykot edelim yazdığımızda kuduz gibi saldırıyor. Devlet ticarete yasak koysun yazıyor. Patiswiss'i devlet mi kapatsaydı?? Tüketici sensin.!!
Kendine sahip olmak mı ne münasebet? Ben diyen dil bile bana ait degil.
Beni öldürmüştü ama hâla bıçaklıyordu öldüğümden emin olmak ister gibi..
Sevgi
Aragon derki; 'Ve insan kırar; göğsüne bastırırken sevdiği şeyi. '' Sevgi; özgürdür, sınırlarla korunacak bir şey değildir/olmamıştır. Öyle narindir ki, dozunu bilmediğinizde ifrada varan bir hal alır ve sevgi orada buharlaşır. Kime ait olduğunu bilmediğim o güzel sözde de dediği gibi; 'Birine sahip olmak istiyorsan, ona kelepçe yerine kanat takacaksın. Uçabildiği halde hâlâ yanına konuyorsa, o senindir.' Özgürlükten kastım tam olarak budur. Buna ek olarak, çoğu sevgi sonsuz değildir. Kişi en çok kendinden bilir; sonsuza kadar sevemez fakat tam da insana özgü bir paradoks ile sonsuza kadar sevilmeyi ister. Ve yeniden sevgi; sınırlandıkça buharlaşan, dozu aştıkça şeklini&amacını kaybedendir. Bitebilir, sahipliğe karşıdır. Süresi bilinmeyen, seninle ne kadar yürüyeceğini bilmediğini arzulamaktır. İşin güzelliği de orada yatar.😊 Biteceği bilindiği halde, gördüğü sonsuz muamelesine bir kenardan güler durur sevgi.😁 Sevilene istediğinde gidebileceğine dair özgürlük alanı tanımakla, amorf olan sevginin dönüşeceği en güzel morf halidir/bizi mutlu edecek olan. Yormadan, yorulmadan, ılık, sakin...
Reklam
Neyin acısı bu Bir yere ait olmamak mı Yoksa gerçekten tek olmak mı S...
FİL VAK‘ASI
Kâbe-i Muazzama’yı, Mevlâ’nın emriyle, Âdem aleyhisselâm inşa etmişti. Nuh Tufanı’ndan sonra da Hz. İbrahim aleyhisselâm ve oğlu İsmail aleyhisselâm beraberce -yeniden- inşa ettiler. İnşası tamamlandıktan sonra kendileri tavaf ettiler. Cenâb-ı Hakk’ın emriyle insanları da haccetmeye davet ettiler. Bu mübarek Kâbe, ibadet edenler, rükû ve secde
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.