Alp Akay
@akay
Profil rahatsızlık verici veya inançlarınıza aykırı paylaşımlar içerir!
Keyifli okumalar!
ML
174 kütüphaneci puanı
1538 okur puanı
Ağustos 2014 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitaplar
Okuma Hedefleri
Felsefeci Robert Pippin'in lntroductions to Nietzsche (Nietzsche'ye Giriş) kitabında dediği gibi , "hem kutsal kitapları andıran hem de bunların bir parodisi olan"; Zerdüşt'ü hem bir "öğretmen gibi sunan" hem de "oynadığı bu rolü tiye alan" -yani Wilde'ın pek çok kurmacasından hiç de farklı olmayan- bu kitapta içeriğe olduğu kadar üsluba da dikkat göstemeliyiz. Sesler ve kelimeler kendilerine özgü bir anlam yaratır ve üslup kastedilen anlamlarla çatışma halinde olabilir (Wilde'ın dilin "tuhaf tesiri" diye adlandırdığı ve Freud'un da desteklediği şeyin bir başka anlamı). Nietzsche "Dönekler Üzerine" başlıklı bölümünde, "Eski tanrıların işi çok zaman önce bitti," diye yazar.
Sayfa 39Kitabı okuyor
- ve sahiden iyi, neşeli, tannlara yaraşır bir sonları oldu !
"Alacakaranlıkta sönüp gitmediler" onlar - bunu diyenler yalan söylüyor! Aksine: bir gün kendilerine ölesiye güldüler!
En tanrıtanımaz sözün bir tanrının ağzından çıkmasıyla gerçekleşti bu: "Tek bir tanrı vardır! Benden başka tanrın olmayacak! "
- yaşlı, öfkeden sakalları titreyen, kıskanç bir tanrı böyle geçti kendinden:
Ve tüm tanrılar güldüler o zaman ve sandalyelerinde kaykılıp bağırdılar:
"Tanrının değil de tanrıların olması değil midir tanrılık?"
Kulakları olan işitsin
Psikanaliz benliği unutmamıza ve onun yerine çelişen arzulardan ve cezalandırıcı içsel otoritelerden, rakip hazlardan, hazzın birbirine rakip değerlendirilme yöntemlerinden, haz olasılığını yok etmek isteyen Ölüm İçgüdüsünden ve hazzı uzatmak için her çareye başvurabilecek Yaşam İçgüdüsünden (yine burada tek bir egemen otorite yoktur) bahsetmemize yardımcı olabilir. En rahatsız edici haliyle, bizi bol miktarda kargaşa ve güdüyü, tutarsızlık ve anlamsızlığı, ne pahasına olursa olsun erişilen hazzı hesaba katmaya teşvik eder.
Sayfa 36-37Kitabı okuyor
Tıpkı Wilde ve Nietzsche gibi Freud da kendimizi ve başkalarını ahlaki yönden değerlendirirken esasen ne yaptığımızı; ahlak dersi vermenin ne tür bir haz olduğunu; yasaklayıcıların, yasaklarken ne yaptığımızı düşünmemize ve konuşmamıza yarayan dili bize nasıl yasak ettiğini; birçok tanrı yerine neden tek tanrı istemiş olabileceğimizi; ve neden illaki bir tanrı istediğimizi sorguIatacak yeni bir kelime dağarcığı sunar bize.
Alp Akay yorumladı.
"Ver elini Haydarpaşa demişiz,
Vapur rıhtımdadır pırıl pırıl,
Hava hafiften soğuk,
Deniz katran ve balık kokulu Köprüden kayıkla geçmişim karşıya,
Bir nefeste çıkmışım bizim yokuşu...
Bir gün sabah sabah kapıyı vursam,
-Kim o? dersin uykulu sesinle içerden.
Saçların dağınıktır, mahmursundur.
Kim bilir ne güzel görünürsün sevgilim,
Bir gün sabah vakti kapıyı çalsam,
Uykudan uyandırsam seni,
Ki daha sisler kalkmamıştır Haliç'ten.
Fabrika düdükleri ötmededir."
Turgut Uyar
Tema park, iyi seçim :)
Okur Takip Önerileri
Bir sanat eseri benzersiz bir mizacın benzersiz ürünüdür. Güzelliği, onu yapanın özgünlüğünden, kendisi oluşundan ileri gelir. Başkalarının ondan şunu ya da bunu istemesi onu bağlamaz. İşin aslı, sanatçı başkalarının şunu ya da bunu istediğini fark ettiği ve talebi karşılamaya çalıştığı an, sanatçı olmaktan çıkar ve sıkıcı ya da eğlendirici bir zanaatkar, namuslu ya da namussuz bir tüccar olur.
Sayfa 22Kitabı okuyor
Sanat, dünyanın tanıdığı en yoğun bireysellik biçimidir.