Fatih Sultan Mehmet Han; “Zamanımda Akşemseddin hazretleri gibi bir zatın bulunmasından duyduğum sevinç, İstanbul’un alınmasından duyduğum sevinçten az değildir.” der.
İSTANBUL’UN İLK KÂDISI: HIZIR BEY
Nasreddin Hoca’nın torunu olan Hızır Bey, Fâtih Sultan Mehmed Han devrinin önde gelen âlimlerindendir. Sivrihisar kasabasında dünyaya gelmiş ve ilk tahsîlini babası Celaleddin Bey’den yapmıştır. Daha sonra o devirde pâyitaht olan Bursa’ya gitmiş ve Başkâdı Molla Şemseddin Fenârî’den ve Başmüftü Molla Yegân’dan dînî ilimlerde icâzet alarak genç
Reklam
80 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Ayasofya Fethin Nişanesi Fatihin Emaneti
Ayasofyayi konu edinen bi sayi agustos 2020 tarihli dergi Ayaysafyonun Fatih ten bugune gelisi tarihsel surec anlatiliyor hukuki durumu yeniden acilmasiyillar sonra ilk hutbe Ayasofyada Mehmet Zahit kotku hz bahseden bi yazi var kurban konusuna deginiliyor zaferler ayimiz agustosta o mihvalde bir yazi var Fethin ruh mimari Aksemsettin hazretleri bhakinda yazi faydali bi sayiydi tavsiye ederim
Diyanet Dergisi - Sayı 356
Diyanet Dergisi - Sayı 356Diyanet Dergisi · Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları · 20208 okunma
mesneviden alıntı istifade edelim inşallah
Akşemseddin Hazretleri Osmancık’ta müderris iken Hacı Bayram-ı Veli Hazretlerinin nâmını duyar ve ona talabe olmak için Ankara’ya gelir. Ancak Hacı Bayram-ı Veli Hazretlerinin dükkan dükkan dolaşıp halktan para topladığını görünce: ‘Evliya halka avuç açar mı, buralara boşuna gelmişim’ diyerek ; Zeynüddin Hafi Hazretlerine öğrenci olmak için Haleb’e doğru yola çıkar. Haleb’e yaklaştığı sırada bir rüya görür. Rüyasında boynunda bir zincir takılmış zorla Ankara’da bulunan Hacı Bayram-ı Veli Hazretlerinin eşiğine çekilmektedir. Zincirin ucuda Hacı Bayram-ı Veli Hazretlerinin elindedir. Bu rüya üzerine hata yaptığını anlayan Akşemseddin derhal Ankara’ya geri döner ve Hacı Bayram-ı Veli Hazretlerinin nerede olduğunu sorar. Hasad zamanı olduğu için Hacı Bayram-ı Veli öğrencileriyle tarlada burçak hasadıyla meşguldür. Hacı Bayram-ı Veli Hazretleri O’na hiç iltifat etmez ve Akşemseddin’de diğer öğrencilerle beraber burçak hasadı yapmaya başlar. Öğle olur, namazlar kılınır, yemekler hazırlanır, sofralar kurulur, herkes sofraya oturur, ancak Akşemseddin’e buyur diyen olmaz. O da bir köşeye çekilir bekler. Çok geçmeden köpeklere de yiyecek verilir ama O’na yine bir şey ikram edilmez. Akşemseddin de köpeklerle beraber yemek yemek üzere yere diz çökünce Hacı Bayram Veli Hazretleri hemen O’nu sofrasına çağırır. Çünkü gurur sınavını başarıyla geçmiştir. Sofraya oturunca; Hacı Bayram-ı Veli Hazretleri gülümseyen tatlı bir yüz ifadesi ile şöyle der; ‘ Zincirle zorla gelen misafirin ağırlanması, işte böyle olur.’
Âşığın Gıdası Sevgisidir Halvetiyye tarikatına bağlı Şemsiyye kolunun kumcusu olan ve kırka yakın eseri bulunan âlim ve ârif Şemseddin Sivâsî hazretlerinin Dîvân-ı Şemsî’ndeki bir beyit şöyledir: "Zahmına merhem dilersem derde dermân bulmayam / Sensizin cân ister isem cana cânân bulmayam” Zahm yara, cânân ise sevgili anlamına geliyor. .. Aşık için sevgilinin açtığı yara bile değerlidir. Çünkü yara sevgiliden kaynaklanmıştır. Bu sebeple o yaramn tedavisi için uğraşmak aşığa yakışmaz. Zira âşık bir an bile aşkından başka bir şey düşünemez ki nerede kaldı yarasını tedavi ettirsin! Bu sebeple olsa gerek âşığın gıdası sevgisidir. Her dem sevgisinden beslenen âşığın tek derdi kavuşmaktır. Çünkü kavuşmak sayesinde ikilik biter ve tevhid narası âşığın tüm bedenini sarar. Bu manayı Yunus Emre hazretleri şöyle anlatır: ”İkilikten usandım, birlik hanına kandım / Derd-i şarabın içtim, dermanım yağma olsun." Bu beyitte de dermanım sadece sevgilide olduğu ve onun harici her şeyin ise âşığın katında hiçbir değerinin olmadığı son derece veciz bir şekilde anlatışmış. Mana bir, çünkü özlem bir. Davasını ve özlemini bir eyleyenler manada da bire ererler.
Ben Senin Beşiğini Tevhidle Sallıyorum Sen De Bizans'ı Sallayasın.
Takvimler 1432'yi gösteriyordu. Edirne Sarayı'nda yeni doğan şehzadenin beşiğinin başında baba II.Murad Han, manevi izini sürüdüğü Hacı Bayram-ı Veli'den fetih için dua istiyordu.Veli, "Sultanım, İstanbul'un fethini siz de ben de göremeyeceğim ama bu beşikteki şehzade ve bir de bizim Köse görecek" diyordu. "Bizim Köse" dediği İstanbul'un manevi fatihi Akşemseddin hazretleri idi. Bu manevi müjdeyi alan Hümа Наtun,vereceği eğitimin evladının ilerideki adımlarını şekillendireceğinin farkındaydı. Fâtih Sultan'ı emzirmeye başlarken Yâsîn süresini okur, beşiğini tekbir ve kelime-i tevhidlerle sallar, "Ben senin beşiğini kelime-i tevhidle sallıyorum, sen de Bizans'ı sallayasın" diyerek bebeğiyle konuşurdu...
Reklam
288 öğeden 231 ile 240 arasındakiler gösteriliyor.