YAZGICI ŞİİR
Nasıl anımsamazsın Özdemiroğlu’nu,
Hani gün boyu içer içer de sonra
Uyurdu kolları bir gulamın boynunda.
—Bir gün saati doldu
Tam öyle bir uykuda
Nasıl anımsamazsın Yavuz Sultan Selim’i,
Yabanıl bir beğeni arardı zulumlarda;
Övünürdü şirlerle, pençe-i kahrındaki.
—Ama sonunda parça parça
Şir- pençeden
Al Capone, tutuklanınca gönderildiği Alcatraz Hapishanesi'nin kütüphanesinden 647 kitap okur. Kitapların konusu aynıdır: Napoléon Bonaparte!.. Ve, mafya babası sonunda şu açıklamayı yapar: "Napoléon iyi kalpli olduğu için, benim gibi yenik düştü. Austerlitz Savaşı'ndan sonra Rus çarını ezebilirdi. Yapmadı bunu, onunla dost olmayı yeğledi. Saçma ki saçma! İnsan hiçbir vakit kötek attığı, acıdığı, yani onurunu kırdığı kişinin dostu olamaz. Tek bir yasa vardır: Düşmanının gırtlağına sarıldınsa onu sıkacaksın."
Sayfa 136 - TÜRKİYE İŞ BANKASI Kültür Yayınları 9.Basım Eylül 2017 İstanbulKitabı okudu
Al Capone: "Çocukken her gece yatmadan önce ve aklıma geldiği her an Tanrı'ya bana bir bisiklet vermesi için dua ederdim. Bir gün Tanrı'nın çalışma tarzının bu olmadığını anladım. Ertesi gün gittim, kendime yeni bir bisiklet çaldım ve her akşam yatmadan önce Tanrı'ya günahlarımı affetmesi için dua ettim.
Gençliğin idolleri arasında kimler sayılıyor: Sedat Peker, Polat Alemdar; bir tanesi de komünistmiş. Onun idolleri arasında da Allah bilir Che Guevera vardır! Bu isimlerin ortak yönleri ne? Şiddet! İrrasyonalite (Türkçesi: Akılsızlık)! Ve tarihin defterinde olmamak (veya yalnızca olumsuz bir dipnot olarak varolmak; hani Al Capone gibi).
Ben senin aşağı insan olmaya son vermeni ve "kendin" olmanı istiyorum; " senin kendin" diyorum! Okuduğun gazetedeki düşünceleri, duyduğun geçimsiz komşunun düşüncelerini paylaşmanı değil, "senin kendin" olmanı istiyorum. Senin gerçekten içinin derinliklerinde ne ve nasıl olduğunu bilmediğini biliyorum. Bir geyiğin, tanrının, şairin, bilge adamın olduğu kadar derinsin . Ama sen Savaş Gazileri Cemiyeti'ni, Bovling Kulübü'nün ya da Ku-Klux-Klan'ların üyesi olduğuna inanıyorsun.
Ve buna inandığın için böyle davranıyorsun. Ve bunu da 25 yıl önce Almanya'da Heinrich Mann, Amerika'da da Upton Sinclair ve Dos Passos sana söylediler. Ama sen ne Mann'ı ne de Sinclair'i tanıdın. Sen yalnızca boksörler kralını ve Al Capone'u tanıyorsun. Sana kütüphaneye gitmek ya da kavga etmek seçeneği sunulduğunda kesinlikle kavgayı seçiyorsun.