Eskiye, nostaljiye duyulan merakın ötesinde bir histi hep benim için sahaflar ve o sahafların tozlu rafları arasındaki yaşlı kitaplar... Bir kitapçıda aradığın kitabı alıp çıkmakla, rastgele girdiğin bir sahafta saatlerce vakit geçirmek ve senin değil, ruhunun seçtiği kitaplara yeniden sahiplik etmek aynı olamazdı çünkü.
Bir de sahafları birlikte keşfetmeyi sevdiğin çok yakın bir arkadaşın varsa, al o hissi çarp ikiyle!
Beklenmedik karşılaşmalarla sahip olunan o kitaplar, her daim benden önceki sahiplerinin anılarıyla geldiler. Bu; 'kitaplara sahip olmayı değil de, kitapların sahip olduğu bir okur olmayı' önemseyen benim gibi biri için tarifi olmayan bir histi şüphesiz. Sayfa köşelerine karalanmış resimler, hediye edilirken içtenlikle yazılmış bir not, altı çizilen, yüreğe dokunan cümleler, önceki sahiplerinin ruhunu tanıyormuş hissi verdiler bana hep.
Tanımadığım insanların parmaklarının dokunduğu sayfalara dokunmak, yeni bir kitapla tanışma hazzının yanında yeni bir insanla da tanışmak demekti benim için.
Belki de bu yüzden kendi kitaplarıma da kendimden izler bırakmayı seviyorumdur. Notlar yazmak, satırları çizmek zor gelmiyor bu yüzden. Olur da benden sonra benim kitaplarım da aynı hisleri başka birine yaşatır diye... Belki bu iletim, şehrinizde saklı kalmış sahafları keşfetmenize ve yeni anılara şahitlik etmenize vesile olur...
Tesadüfen denk geldiklerinizi görebilmeniz ve hissedebilmeniz dileğiyle...