Harese nedir, bilir misin oğlum? Arapça eski bir kelimedir. Bildiğin o hırs, haris, ihtiras, muhteris sözleri buradan türemiştir. Harese şudur evladım: Develere çöl gemileri derler bilirsin, bu mübarek hayvan üç hafta yemeden içmeden, aç susuz çölde yürür de yürür; o kadar dayanıklıdır yani. Ama bunların çölde çok sevdikleri bir diken vardır. Gördükleri yerde o dikeni koparır çiğnemeye başlarlar. Keskin diken devenin ağzında yaralar açar, o yaralardan kan akmaya başlar. Tuzlu kanın tadı dikeninkiyle karışınca bu, devenin daha çok hoşuna gider. Böylece yedikçe kanar, kanadıkça yer, bir türlü kendi kanına doyamaz ve engel olunmazsa kan kaybından ölür deve. Bunun adı haresedir. Demin de söyledim, hırs, ihtiras, haris gibi kelimeler buradan gelir. Bütün Ortadoğu'nun âdeti budur oğlum, tarih boyunca birbirini öldürür ama aslında kendini öldürdüğünü anlamaz. Kendi kanının tadından sarhoş olur.
İncelemeye başlamadan önce, bir yanlış anlaşılmanın önünü şimdiden keseyim. Alt başlıkta da yazıyor "Psikiyatrik İlaç Kullanımına Eleştirel Bir Bakış" diye ama gözünden kaçan olur, kitabın ismini duyar duymaz tetiklenecekler için: kitap tümden farmakoloji bilimini değil, psikiyatrik ilaç sektörünü inceleyip eleştiriyor. Aşı karşıtlığı,
Hep söylediğim bir şey vardır, ''yeni'' ateist olmamak için ciddi manada felsefe ve bilim yapmanız yeterlidir diye. Bu iddiamı kanıtlıyorum ve her daim kanıtlamaya devam edeceğim. Alper Bilgili hocanın bu kitabı da bu iddiamın kanıtı niteliğinde. ''Yeni'' ateistlerin zaten ''Klasik'' ateistlerden farklı olarak anılmalarının sebebi de bu