Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Atakan Yavuz - Dile Ki Uzun Sürsün Yolculuğun
İşte yol yine ikiye ayrılıyor. Ormanın içlerine doğru giderek çatallanıyor. Çocukluğundan beri seninle yürüyenler az sonra bırakacaklar ellerini. Önünde az yürünmüş, ayak değmemiş ya da herkesin olmuş pek çok yol var. Yollardan birini seçmen gerekecek. Eşikte, Holden Caulfield gibi kafanı kaşıyarak biraz düşünmen için vakit var tabii. Acele
Paris'in kent manzarasından silinmelerine karar verilmişti. Sosyal yardım örgütü, aynı zamanda kentin doğru dürüst bir görünümde olmasıyla da ilgilenen ve düşünülebilecek en resmi nitelikteki sosyal yardım örgütünün ilgilileri, polisle birlikte Rue Monge'a geldiler, tek istedikleri, yaşlı adamları yaşama geri döndürmek, dolayısıyla da yaşama hazır olsunlar diye önce yıkayıp paklamaktı. Marcel yerinden kalkıp onlarla birlikte gitti, çok sakin bir adamdı, birkaç kadeh şarap sonra bile hâlâ bilge ve uysal kalabilen bir insandı. Gelmelerini o gün büyük bir olasılıkla hiç umursamamıştı, belki de caddedeki iyi yerine, metronun sıcak havasının mazgallardan dışarı çıktığı yere geri dönebileceğini düşünüyordu. Ama kamunun esenliği için yapılmış olan, içinde çok sayıda duşun bulunduğu yıkanma salonunda sıra Marcel'e de geldi, onu duşun altına soktular ve duş hiç kuşkusuz ne fazla sıcak, ne de fazla soğuktu, ama Marcel yıllardan beri ilk kez çıplaktı ve ilk kez suyun altına girmişti. Daha kimse durumu kavrayıp yardımına koşamadan düştü ve hemen oracıkta öldü. Ne demek istediğimi anlıyor musun! Malina, biraz ne yapacağını şaşırmış gibi bakıyor, oysa ne yapacağını asla şaşırmaz. Bu öyküyü anlatmayabilirdim. Ama duşu bir defa daha hissediyorum, Marcel'in üstündeki neleri yıkamaya hakları yoktu, bunu biliyorum. Eğer bir insan kendi mutluluğun buharları arasında yaşıyorsa, eğer bir insanın "Allah sizden razı olsun"un dışında söyleyecek pek sözü yoksa, o zaman o insanı yıkamaya kalkışmamalı, o insan için iyi olanı o insanın üstünden yıkayıp akıtmamalı, birini olmayan bir yaşam için arındırmaya kalkışmamalı.
Reklam
280 syf.
10/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Eseri okurken o kadar duygulandım ve o kadar canım acıdı ki.. Hep derinlerde eksikliğini hissedip ‘’bu değil, farkımız olmalı ama bizim her şeyimiz yediklerimiz, içtiklerimiz, kavramlarımız, izleyip/dinlediklerimiz, giydiklerimiz, sancısını çekip dert bildiklerimiz, peşinden koştuklarımız, gündemimiz; kafir olanla da, imansız olup davası olmayanla
Gelin Müslüman Olalım
Gelin Müslüman OlalımEbu'l A'lâ el-Mevdudi · Pınar Yayınları · 20201,439 okunma
Allah'ın Sevmediği Amel ZULÜM
Allah'ın Sevmediği Amel ZULÜM Zalim:Haksızlık ve zulüm eden, kötü kıyıcı, merhametsiz, gaddar kimse demektir. Zulüm:Haksızlık, eziyet, işkence, baskı, adaletsizlik demektir. Zulüm: bir şeyi kendine ait olmayan yere koymak, sınırı aşmak doğru davranmamak, günah işlemektir. Mazlum:Zulüm görmüş, zulme, haksızlığa uğramış kimse
Dalgın Adam.
Patron beni odasına çağırdı ve işime son verdi.Sebebi dalgınlığımmış. Nasıl olsa beni işten çıkarmıştı artık.Kaybedecek bir şeyim yoktu. Yılların birikmiş hıncını kendisinden çıkardım. Ağzıma geleni söyledikten sonra kapıyı yüzüne çarparak üç metre yükseklikten kendimi bahçeye bıraktım. Allah'tan patronun odası binanın ilk katındaydı. O yüzden
Sayfa 26 - Say YayınlarıKitabı okudu
Roboski hâlâ kanıyor Yenigün gazetesi, 28 Aralık 2013 İki yıl önce, 28 Aralık 2011'de Şırnak’a bağlı Uludere (Roboski) kırsalında Türk Hava Kuvvetleri’ne ait F-16’ların bombalaması sonucunda 34 yurttaşımızı yitirmiştik. Olayın ikinci yıl dönümü çeşitli etkinliklerle anılırken, gerçeğin hâlâ ortaya çıkmamış olmasına duyulan tepkiler
Sayfa 150 - Özel bir söyleşiKitabı okudu
Reklam
1254 syf.
·
Puan vermedi
·
1 saatte okudu
Sadece bir kere okuyarak Risale-i Nur'dan Sözler kitabını eleştirmek ne haddime ? Aşağıdaki konferansı okursanız şayet, Üstad ve Risale-i Nurlar hakkında genel bir bilgi edinmiş olacaksınız. Kendinize bir şans verin. Bu kitap okuduğunuz kitaplar gibi değildir. Okuyarak zaman kaybetmiş olduğunuz tüm kitaplara lanet okutur,
Sözler
SözlerBediüzzaman Said Nursî · Söz Basım Yayın · 20125,6bin okunma
O BİR EFSANE ... Unutmuyorum, 1977 baharıydı. Doğanın gelinlik kızlar gibi renklendiği günlerin birinde, Profesör Dr. Türkan Saylan ile, onun, İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesindeki odasında buluştuk. Türkan Hoca, Türk insanının filmlerden, romanlardan tanıyıp korktuğu, hatta doktorların bile yanlarına yaklaşmaya cesaret edemediği
(Uzun olduğunu biliyorum fakat zaman harcamaya değecek çok güzel bi hikaye okumanızı tavsiye ediyorum.) İYİLİK VE KÖTÜLÜK Bir varmış bir yokmuş. Allah’ın kulu çokmuş. Günün birinde biri İyilik biri Kötülük diyorlarmış iki kişi varmış. Bunlardan biri sürekli iyilik yapma gayretinde öteki kötülük yapma gayretindeymiş. Bir gün böyle bizim gibi
845 öğeden 831 ile 840 arasındakiler gösteriliyor.