"'Herkes özgür ve eşit doğar' gibisinden, akla gelebilecek en tuhaf fikirle işe başlamışlar, maddi ve manevi dünyada her şeye damgasını vurmuş olan sınıflara ayrılma yasalarına rağmen hem de."
Maddenin sonsuzluğunun tek amacı, ruhun içindeki sonsuza dek dinmeyecek olan -çünkü dinecek olursa, ruhun kendisi de yok olur- bilme susuzluğunu dindirmesi için ruha sonsuz pınarlar sağlamaktır.
Ruhumun dayanılmaz çalkantısına etki edecek en ufak bir olayı düşünmek bile beni ürpertiyor. Aslında tehlikeden değil, etkisinden çekiniyorum - dehşetinden.
Dalgaların dövdüğü bir kıyının
Ortasında duruyorum
Ve elimde tutuyorum
Altın kumun tanelerini
Ne kadar az nasıl da kayıp gidiyorlar
Parmaklarımın arasından derinliğe doğru.
benim için sen herşeydin aşkım –
uğruna yüreğimin yandığı –
denizde bir yeşil adaydın aşkım
çeşmeydin, bir sevda tapınağı
masal meyveleriyle, çiçeklerle bezenmiş
benim olan o çiçeklerdin aşkım.
tenha bir gülün bile bitmediği
şu yolumun çevresine yığılan
kötülükler arasında sevgili
bir şey var hiç değil, beni avutan
seninle ilgili rüyalarımda.
yumuşak bir erincin Cennetini
yaşar ruhum o düşlerde, orada.
başımızın üstündeki gök aşkına, taptığımız
tanrı aşkına
o uzak Cennet'te kavuşacak mı ruhum
meleklerin Lenore dediği o kutsal kıza? –
meleklerin Lenore dediği o güzel, ışıklı kıza?"
yanıtladı Kuzgun "Asla"
hiç unutmam soğuk bir Aralık ayıydı;
her köz kendi ölüsünü nakşediyordu yere
sabah bir olsa diyordum – sığınıp kitaplara
ertelemek için ölüm acısını, o ışıklı
güzel kızın –
melekler ve insanlar Lenore diyordu ona –
artık denmeyecek asla.
böyle kendinden geçmiş, görkemli büyük yolun
bittiği yere bakmak, ve ürpererek
sağda, solda, tüm yolda, al buğular arasında
görüntünün bittiği uzaklarda
ürpererek yalnızca seni görmek.