Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kültürlü bir hükümdar olarak Ebülgazi Bahadır Han, kendi atalarına tapınılmasının nedenini şu şekilde açıklamıştır: ''Sevilen bir kişinin, örneğin bir oğulun veya bir kızın, bir ağabeyin veya küçük bir kardeşin ölümü üzerine, o zamanın insanlarının evlerinde sakladıkları bir tür bebek yapma alışkanlığı vardı. 'Bizim falan veya filanın tasviridir,' diyerek bu bebekleri okşamaktan zevk alırlardı, kendi yiyeceklerinden aldıkları ilk lokmaları bu bebeğin önüne koyarlardı; bebeğin yüzünü ve gözlerini itinayla siler ve en sonunda onun önünde eğilirlerdi.''
Sayfa 192 - Dergâh YayınlarıKitabı okuyor
İnanca göre, "Göktanrı, güneşin doğduğu yerden battığı yere kadar yeryüzünün tamamını onlara (Türklere) bahşetmiştir. Boyun eğecek olanın hayatı kurtulacak, boyun eğmeyi reddedenler ve direnenler ise ölecektir."Savaş sonrasında Göktanrı’ya şükran duaları edilir. Hatta ordu kumandanı düşmanlarıyla karşılaştığında onları yeneceğiden o kadar emindir ki, Göktanrı’ya şükran duasını daha savaş başlamadan önce yapar. (Roux,Altay Türklerinde Ölüm, s.84 / a.g.e. s.31)
Sayfa 52 - Kronik Yayıncılık 6.BaskıKitabı okudu
Reklam
Toplumlar, döllenmede erkeğin gücünü fark edince, bunların temsil ettikleri güce şaşırdılar ve bu gücü erkeklik organının bizzat kendisine atfettiler.
Sayfa 129Kitabı okudu
Çünkü bu halk kan akıtmayı sevmiyordu ve bakşiler(şamanlar) insan kanının akıtılmasının kötü bir şey olduğunu söylemekteydiler.
Sayfa 117Kitabı okudu
Hiçbir hastalık ihtiyarlık kadar iyileşemez değildir.
Reklam
Bozkırların göçebe insanları esas itibariyle savaşçıdır.
Bütün Altay toplumlarında geleneksel olan ve Osmanlı Türklerinde de görülen, Moğolların bu evrensel hoşgörüsünün yalnızca Tanrı'yla temasta olduğu varsayılan ve yaşam için şefaat dilemek gibi özel bir yeteneğe sahip olan din adamı korkusundan kaynaklandığı apaçıktır.
Aklın ölümü kavradığı andan itibaren ölüm tüm insanî varlığa egemen olmuştur.
Burada bahsi geçen diğer, öbür, öteki taraf ise şüphesiz güneşin ve dolayısıyla da yaşamın yönü olan doğunun karşıtı, batıdır. Nitekim Hakaslar tarafından İrlǐg’in yönettiği alt dünyanın zaten güneşin battığı yön olan batıda bulunduğuna inanılmaktadır. 2019 yazında bölgede yaptığımız araştırma sonucunda Hakasların günümüzde dahi ölülerini başı batıya, ayakları doğuya bakacak biçimde gömdükleri tespit edilmiştir. .... İrlǐg’in ölüm ve alt dünya ile olan ilişkisi sebebiyle negatif bir figür olduğu düşüncesi yaygın olsa da, esasında görece bir karakter olduğunu belirtmek gerekmektedir. Nitekim yalnızca Hakasların değil, onların komşuları olan Kuzey Altaylılar ve Şorların da İrlǐg’e seslenirken Adam (Atam) dedikleri bilinmektedir. Dilek, Direnkova’nın da Altay ve Teleütlerdeki Adam figürünü Erlik ile aynı varlık olarak gördüğünü belirtmektedir . Bu şekilde hitap edilmesinin nedeni bireylerin, ailenin, soyun sağlığı ve devamının İrlǐg Han’ın iyi niyetine bağlı olduğunun düşünülmesidir; çünkü Hakaslara göre aynı şekilde doğal afetler ve ağır hastalıklar da bu tanrının isteği ile meydana gelmektedir ve bu durumlarda ona kurban sunulması gerekliliği doğmaktadır. Bu kurbanlar ile ilgili olarak Katanov da, Abakan Nehri sahillerinde yaşayan Hakasların geçmişte olduğu gibi XIX. yüzyılın sonu ve XX. yüzyılın başında dahi yılkının içinden en iyi atı seçip onu ızıh olarak adlandırdıklarını ve İrlǐg Han’a adadıklarını kaydetmiştir
Reklam
Roux, Altay Türklerinde Ölüm, s.190
"Altaylıların atası çoğu kez bir hayvandır. Böylece atalara tapma hayvanlara tapmayla özdeştir."
Sayfa 106Kitabı okudu
Cengiz Han’ın Belgütey Noyan adındaki bir generali şöyle der: “Eğer hayattayken insanın sadağı bir yoldaş (P. Mostaert’e göre bir düşman) tarafından alınırsa, hayatta kalmanın ne anlamı var?”
Sayfa 292 - Moğolların Gizli Tarihi (Belirtilen ifadenin 190 numaralı paragrafta geçtiği yazmaktadır.)Kitabı okudu
Kaşgarlı şöyle der: “Nemli ot alev almaz, elçi öldürülmez.” Ve bunun, büyük Tanrı’nın buyruğuyla olabileceğini belirtir.
Nitekim VII. yüzyılın başında, Orhun Türklerinin imparatorları tarafından saygıyla dinlenen bir danışman sıfatıyla büyük Tonyukuk bunu mükemmel bir şekilde kanıtlamaktadır. Demek oluyor ki, herhangi bir nedenle yaşlılık korkusu aşıldığı zaman tam aksi bir tutum içine girilir. Sihirli olan şiddetli bir tepkiye, yani hayranlığa ya da nefrete yol açar.
Sayfa 75 - Yaşlıların bazı toplumlarda öldürüldüğü veya hor görüldüğü örneklerin üzerine bu paragraf yazılmıştır.Kitabı okudu
Gerçekte, Altaylılar savaş sırasında ölmeyi tercih ediyorlarsa, burada belki de psikolojik bir neden görmek gerekir: Bozkırların göçebe insanları esas itibariyle savaşçıdır. Bununla birlikte, çok eskilerde kanıtlanan ve tarih boyunca bazı değişikliklere uğrayan, fakat yine de tamamıyla kaybolmayan bir gelenek bizi başka bir yöne sürüklemektedir. Tam güçlüyken ölmeyen insan zamanla ihtiyarlar ve çöker. Gücünü kaybetmek onu endişelendirir. Aslında iyileşeme denilen her tür hastalık bir tür “ölüme mahkumiyet ve bir kirlenmedir.”
76 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.