“Telepati; düşüncelerin, duyguların yazı ya da söz olmaksızın beyinler arasında iletilmesine telepati deniyor. Telepati bir tür duyular Ötesi hissetme olarak tanımlanabilir. Telepati sözcüğü, eski Yunancadaki “tele” (kulak) ve “pati” (duygu) terimlerinden geliyor. Telepati yalnızca düşüncelerin ve duyguların aktarılmasını değil, çeşitli olayların önceden hissedilmesini de kapsıyor. İşitme, görme, dokunma, koklama ve tat alma gibi beş duyuya ek olarak altıncı bir duyu kabul edilen bu özellik, Sigmund Freud’a göre, baskılanmış eski bir özelliktir ve ancak belirli koşullarda ortaya çıkar. İlkel insanlardaki telepatinin tehlikelerden korunmak için gerekli bir mekanizma olduğu düşünülüyor. Bazı durumlarda kişilerin algılama özelliklerinde değişiklik olabiliyor. Örneğin bir yakınını kazada, savaşta ya da hastalıktan kaybetmiş kişiler bazı olayları ya da tehlikeleri önceden hissedebiliyorlar. Beyinde anlık bir düşünce ya da görüntü olarak ortaya çıkan bu durum, kişinin günlük programlarını ya da kararlarını bile etkileyebiliyor. Telepati kişinin duygusal durumuyla da yakından ilgili. Bu özellik daha çok kadınlarda bulunuyor. Bunun nedeni belki de kadınların davranış ve düşüncelerinin, erkeklere oranla duygusal temellere daha çok dayanması.”