Tuppence şefkatle "'iç sıkıntısı' kelimeleri uygun değil." dedi. "Ben yalnızca bana mutluluk veren şeylere fazla alıştım. İşte sorun bu. Insan, nezle oluncaya kadar, burnundan soluk almanın ne kadar olağanüstü bir şey olduğunu fark etmiyor."
Ben o zamana kadar hep, en büyük acının sevip de sevilmemek olduğuna inanmıştım. Şimdiyse bundan daha korkuncunun da var olduğunu anlıyordum. Bu da insanın başkası tarafından, kendi istemeden sevilmesi ve sizi rahatsız edip hırpalayan bu ihtirasa karşı koymanızın olanaksız oluşuydu. Yanı başınızda bir insanın arzuyla yanıp tutuştuğunu görmek ve çektiği acıya elinizden bir şey gelmeden izleyici kalmak; onu yiyip bitiren alevlerden kurtarma iktidar, olanak ve gücüne sahip olamamak.
Tıpkı morfin gibi, acımak da başlangıçta hastaya iyi gelir, onu yatıştırır. Bir ilaç gibidir adeta. Ama dozunu kaçırdınız mı ya da frenlemeyi beceremediniz mi, acıma öldürücü bir zehir haline gelir.