Kel Mahmut başlarında dikilmişti:
— Alırım kâğıdını!
— Aman efendim…
— Ne soruyordun? Papazın adını değil mi?
— Hangi papazın?
— Bak şimdi de bana soruyor, açıkgöz!
— Valla sormadım?
— Hadi oradan, kim var karşında senin!
Kim olacaktı; Kel Mahmut vardı işte, güldü.
— Bak, bir de gülüyor, hem suçlu hem güçlü. Hadi yaz!