"Bir gün gözlerimin ta içine bak:
Anlarsın ölüler niçin yaşarmış"
Sayfa 26Kitabı okudu
Nabızdan kalbin halini anlarsın çünkü nabızdan geçen damar kalbe ulaşır.
Yağmurlardan sonra büyürmüş başak, Meyvalar sabırla olgunlaşırmış.
Bir gün gözlerimin ta içine bak:
Anlarsın ölüler niçin yaşarmış,
Yağmurlardan sonra büyürmüş başak.
Bir gün gözlerimin ta içine bak
Anlarsın ölüler niçin yaşarmış
25325 Kadı dedi ki. “Kurnazlığını anlar da söz söylemezse, o akıllı kişi, senin hile yaptığının farkına varırsa…
25326 Onun sırrını nasıl anlarsın? Doğru söyle.” Çocuk, “Onun karşısında susar otururum” dedi.
25327 “Çıkacağım yere, sabrı merdiven edinirim çıkarım da, böylece rahatlığın, sevincin damına ulaşırım.
25328 Fakat onun huzurunda otururken bu âlemin neşe ve gamına ait olmayan bir söz, gönlümden coşuverse.
25329 Bilirim, anlarım ki o sözü, Yemen ülkesindeki Süheyl yıldızına benzeyen parlak, nurlu gönülden gönderen odur.
25330 Gönlümden çıkıp gelen o söz, ötelerden, şerefli, uğurlu yönlerden gelmektedir, çünkü gönülden gönüle pencere vardır.”
Sayfa 2474
Çayi deminden anlarsın,
yari ise ayrılık vakti boğazında bıraktığı düğümden...
Sayfa 98 - Sufi DükkanKitabı okudu
"Schubert'i anlamak için kendini alıştırman gerekiyor. Ben de ilk dinlediğimde sıkılmıştım. Senin yaşında çok normal. Ancak, zamanla anlarsın. Şu dünyada insanlar can sıkıcı olmayan şeylerden bıkarlar. Bıkmadıkları şeyler ise çoğunlukla can sıkıcı şeylerdir. Bu yer şeyde böyle olur. Benik sıkılmaya harcayacak zamanım var, ama bir şeylerden bıkmaya harcayacak zamanım yok. Çoğu insan bu ikisi arasındaki farkı anlamaz."
Sayfa 156Kitabı okudu
Hem anlarsın ki, insan, ipi boğazına sarılıp istediği yerde otlamak için başıboş bırakılmamıştır. Belki, bütün amellerinin sûretleri alınıp yazılır ve bütün fiillerinin netîceleri muhâsebe için zabtedilir.
(Bkz. Kehf, 18:49)
Hem anlarsın ki, şu dünyâdaki tezyînât, yalnız telezzüz veya tenezzüh için değil. Çünki bir zamân lezzet verse, firâkıyla birçok zamân elem verir. Sana tattırır, iştihânı açar, fakat doyurmaz. Çünki ya onun ömrü kısa, ya senin ömrün kısadır;doymaya kâfi değil. Demek kıymeti yüksek, müddeti kısa olan şu tezyînât ibret içindir, şükür içindir. Usûl-ü dâimîsine teşvîk içindir; başka ğâyet ulvî gâyeler içindir.
Bir gece habersiz bize gel
Merdivenler gıcırdamasın
Öyle yorgunum ki hiç sorma
Sen halimden anlarsın...
