Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Demet

Benden akıllı biri
O imkansız karşılıklı aşk mucizesine inanacak kadar deli değildim.
Hoş, bu özgürlüğü ne yapacağım konusunda ne diyeceğimi bilmiyorum. Bu kararsızlık hali yeni bir şey değildi. Bıçağı çıplak bedenime batırırken kendimi öldürmek mi yoksa keşfetmek mi istediğimi (biri diğerine yol açsa bile) bilmiyordum.
Onu neyin beklediğini hiçbir zaman farkedemedi
Bazen aramıza çok mesafe koymasına izin verdim, çünkü sürekli olarak fazla yakınında olursam bir umutsuzluk anında kendine zarar verip benim hükmümden kaçabilirdi.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Koşarken hayatını sorgulamazsın zaten,mentali toparlarken
...Hiç ilgilenmiyordum, çünkü koşarken yoğun, kesintisiz, hem dışarıya, kum ve tuğlalar dünyasına, mavi göğün altındaki yeşillikIere, hem de kendi iç dünyama yönelik konsantrasyonumu korumak zorundaydım. Asla hata yapmayan ciğerlerimin etkin çalışması, içime çok güzel, moleküler bir müzik yayıyordu. Irmaklar, koylar, çağlayanlar geçtim, kuruyan göllerin kaygan çanaklarından geçtim...
Kimseye soru sormadım, kimse de bana yaklaşmaya cesaret edemedi...
Kral keyifli, ben üzgündüm, çünkü bir aşık yitirmiş, yerine bir av kazanmıştım.
Bu yeni başlayan -ve herhalde sonuncu- oyunda izini kovalayabilmek için, artık benim sevgilim, talibim olmayan, beni tanıyan ama bir yandan da tanımayan adamın kokusunu içime çektim. Çılgınlar gibi kaçışının izlerini önce açık kapılarda, etrafa saçılmış güllerde buldum; kokuları işime yarayabilirdi, çünkü hiç olmazsa bir süre onun kokusunun parçası olmuşlardı.
Aşk öldü. Sizde de ölecek, ama benim birkaç anda yaşadığım bu tükeniş sizde yıllar, aylar alacak.
Derdim çoktu, kendimle savaşıyordum, gün ışığı bile ciddiliğiyle sinirimi bozuyordu...
Çok doğaldır ki......
Kendimi anlamadaki bu kahrolası beceriksizliğimi incelemeye, keşfetmeye devam ettim. Çeşitli düşünce düzeyleri aynı anda üst üste çıkıp gelince, yargı yeteneğime güvenme konusunda da kuşku duymaya başladım. Saf kehribarın içinde fosilleşip kalmış bir böcek gibi, kendi obnubilatio lucida'sında boğulan deli bir kadın. Çok doğaldır ki ...
Ah ya
Duvarlar, kıvrım kıvrım yumuşacık döşeme ve altında çelik mi, taş mı olduğunu anlayamadığım bir engel, ama o rahat yumuşaklığı tırnaklarımla parçalayabilirdim. Ayağa kalktım, başım tavanın içbükey yuvarlaklığına dokundu. Çevremde, tepemde bunlar, ama içimde? Ben! Yalnız ben mi?
Hazırlıklar kusursuzduysa, neden anımsamamam gereken şeyleri anımsıyordum?
Sayfa 79 - Hatırla ölmezsinKitabı okuyor
Hayır
Birbiriyle çelişen öğelerden kendime ait hiçbir şey kuramıyordum, olmaya ki, var olan kurguda bir oransızlık, içine sokulup yapının çekirdeğine ulaşabileceğim çatlaklar bulabileyim! Her şey olması gerektiği gibi mi olmuştu gerçekten?
Ya deliydim, dedim kendi kendime, ya da hala deliyim ve bir aklım varsa, aklım tamamen tutulmuş.
Maske
İnsanın içini donduran o varlığa soluk soluğa gömüldüm. Dayanamıyordum, "baba, anne, kardeş, kız arkadaşlar, hısım, akraba" sözcüklerini söyledim; o sözcükleri ne kadar iyi anlıyordum, tanıdık çehreler göründüler, onları tanıdığıını onlara itiraf etmem gerekiyordu. Evet ama insanın dört annesi ve bir o kadar da babası olamazdı, öyleyse yine delilik senaryosuna mı dönüyoruz? Bu kadar aptal ve bu kadar ısrarlı?
17,9bin öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.