Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kız kardeşimin düğününden bir sahne, tamam mı? İşte orada, içki içiyor evlendiği için pişmanlık duyuyor. Bu üçüncü, dikkatinizi çekerim. Annem o kadar kıskanıyor ki saçlarından yılanlar fışkırıyor. Ben ise mükemmel, diyorum. Burada üç tane kadın arketipi var. Kutsal fahişe, kusura bakmayın, Medusa ve ben. Ben kimim? Hangi arketipim?
Faik Baysal
Muharrem Dayanç
Muharrem Dayanç
: "Türk edebiyatında en çok ilgimi çeken bahislerden biri “yazarlar ve anneleri”dir. Konu bu kadar genel değil elbette bahsi biraz daha daraltarak söylemek gerekirse “küçük (hatta çocuk) yaşta annesini kaybeden yazarlar”dır. Başlangıçta Tevfik Fikret (12), Ahmet Hâşim (7), Yahya Kemal (13), Ahmet Hamdi Tanpınar (14), Ziya Osman Saba
Reklam
yırtarak geçiyor kalbimizden hayatı da törpüleyen zaman şuramızda bir şey var acıya benzer umuda benzer böyle günlerde hayat hem acıya, hem acıya benzer gün ölümle başlatıyor hayatı her şafak taze bir ölünün üstünde doğuyor her sabah ölümü anlatıyor gazeteler sol köşede ölümü kutsallaştıran bir fotoğraf yeni bir cinayetin röntgenini çıkartıyor
Annem İçin
Öldükten beş gün sonra geldin rüyama. Babaeski’deki eski evin oradasın. Hayır gelin çıktığın ev değil, diğeri. Biz çocukken her yazları kardeşlerinle, kuzenlerimle bir araya geldiğimiz eski mezarlığın oradaki ev. Evin bahçesine çiçekler ekilmiş. 20 li yaşlarındasın. Sanırım hiç evlenmemişsin. Bahçedeki çiçekleri suluyorsun. Çok mutlusun. O kadar
küçük keremden annesine bir mektup
Beni alıp karnına sakla anneciğim Hiç doğmadan durayım Dünyaya gelince acılarım olacak benim Çoğalıp senin acılarına katılacağım Bana hep katlanmak zorunda kalacaksın Beni alıp karnına sakla anneciğim Nasıl olsa babamı görmeyeceğim. Anne babam nerede benim diye sormaya kalksam Sus konuşma kızdıracaksın şimdi onu diyeceksin. Beni sen bile
Merhaba! Benim adım Asma Adaeva. Çeçenya’nın Grozny kentinde doğdum. Şimdi Avusturya’nın Villach şehrinde yaşıyorum. Hayatım hakkında sizlere bir şeyler söylemek istiyorum. Büyük savaş başladığında annemle birlikte dışarıdaydım. Askerler başlarımızın üzerine doğru ateş ediyordu ve o an bizim için sonun geldiğini düşündüm. Ama bir bodrum katına
Reklam
Daha fazla bir şey arıyor kalbim bu evde. Akşam olur, şehre duman çöker, okul dönüşü, önlüğümü çıkartıp, annemin benim için yaptırttığı tahta masaya kitaplarımı açıp, ödevimi yapıversem, birazdan ağbilerim gelecek, yemek için sofraya otursak. Bu katıksız, dünümden kopup gelen bu özel koku, allak bullak ediyor beni, yaklaşıyorum kapıya, içeride annem hâlâ patates kızartıyor! İnsan yaşlandıkça, çocukluğu başka bir yatak, başka bir kucak gibi açılıyor önünde! *** Arkası Karanlık Ağaçlar, Nihat Genç
Benim dünyayı sevmem için Dünya beni sevmeli. Tertemiz giysilerim olmalı Ütülü, ince yakışan. Bir kızı sevmeliyim dupduru Yağmur mavisi, bulut buğusu Gökyüzü gibi sakin Gülmeli gözlerinin içi
Lütfen sadece okuyun
Bugün annem öğlen yemeği olarak menemen yapmıştı bende menemeni sevmediğim için yemedim. Annem markete gitmişti. Babamda uyuyordu. Aç olduğum için ekmeğe domates salçası sürüp yemek istedim ama salça çok acıydı ve tadına bakınca ister istemez ahh diye bağırdım. Babam içeriden gelip ne oldu dedi bende bana bir şey olmasından korktuğunu düşündüğüm için sevindim ve salçanın acı olduğunu söyledim ardından ocağa bakarak tamam dedi ve içeri geçti. Bi an gerçekten de benim için endişelendiğini düşündüm oysaki sadece ocağı açtığımı düşündüğü için endişelenmiş ...
Darmadağın
Hava tüm gün 40 dereceden fazlaydı. İçimden "bu Mersin sıcağı da temmuz ayında daha fena oluyor" derken birden kapı çaldı. Oysa kimseyi beklemiyordum. Kapıyı açtığımdaysa karşımda birisini beklerken bir zarf görmüştüm. Pembe bir zarf. Merakla içini açıp okumaya koyuldum. 3 sayfa mektup vardı içinde. Özensiz bir el yazısı, yanlış imla
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.