Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Çok şeyi görmemek, işitmemek, yanına yaklaştırmamak, işte ilk akıllılık, insanın bir rastlantı değil de zorunluluk olduğunun ilk kanıtı. Bu kendini savunma içgüdüsünün yaygın adı beğenidir. Onun buyruğu yalnız “evet” demenin bir “çıkar gözetmezlik” olacağı durumlarda “hayır” dememizi değil, bir de elden geldiğince az “hayır” dememizi ister. Hiç durmadan “hayır” demek zorunda olduğumuz yerden kendimizi çekip almamızı, sıyırmamızı ister. İşte bundaki sağduyu: Savunma harcamaları, çok küçük de olsalar, bir kez kural, alışkanlık durumuna geldiler mi, olağanüstü büyük ve hepten gereksiz bir yoksullaşma doğururlar. Büyük harcamalarımız çok sık yaptığımız küçük harcamalardır. Savmak da, yanına yaklaştırmamak da bir harcamadır, bunda yanılmamalı insan, olumsuz amaçlara harcanmış güçtür. İnsan sürekli savunma zorunluluğu içinde, kendini artık savunamaz oluncaya dek güçsüz düşebilir..."
Çok şeyi görmemek, işitmemek yanına yaklaştırmamak, -işte ilk akıllılık kişinin bir rastlantı değil de zorunluluk olduğunun ilk kanıtı.
Sayfa 41 - Neden Böyle Akıllıyım
Reklam
Artık perspektiflerin yerini değiştirmek elimde benim, ellerim yeterli buna: İşte bu yüzdendir ki, "değerleri yenileyiş" gelirse anca benim elimden gelir.
Sayfa 15 - Neden Böyle Bilgeyim
Zerdüşt şöyle diyor: Doğruyu söylemez hiç iyi insanlar. Yanlış kıyılar, yanlış güvenlikler öğretti iyiler size; iyilerin yalanları içinde doğdunuz, oralara sığındınız. Herşey ta köküne dek yalana boğuldu, eğretildi iyilerin eliyle. Bereket versin, dünya yalnızca o koyun sürüsüne daracık bir mutluluk sağlayacak içgüdüler göz önüne alınarak kurulmamıştır; .... herkesin de “iyi insan”, sürüde koyun, mavi gözlü, iyiliksever, “ince duygulu”, –ya da Bay Herbert Spencer’in dilediği üzere, özgeci olmasını istemek, varlığın büyük yanını almak, insanlığı iğdiş etmek, saçmasapan bir oyun derecesine indirmek olurdu. –Ve bunu yapmaya da kalktılar!… Buydu işte töre dedikleri… Zerdüşt iyilere bu anlamda kimi zaman “sonuncu insanlar”, kimi zaman da “sonun başlangıcı” der; herşeyden önce de, onları en zararlı insan türü sayar, çünkü hem doğrunun, hem de geleceğin sırtından sürdürürler yaşamalarını. İyiler. –bir şey yaratamaz onlar, sonun başlangıcıdırlar hep– yeni levhalar üstüne yeni değerler yazanı çarmıha gererler, geleceği kurban ederler kendileri için, tüm insan geleceğini çarmıha gererler! İyiler–onlar sonun başlangıcıydılar hep… Bu dünyaya kara çalanların ne denli zararı dokunsa da, zararların en zararlısıdır iyilerin zararları.
Sayfa 125Kitabı okudu
15. Yy. Sonlarında Avrupa'da ECCE HOMO ('İşte İnsan'; bireyin önemi), HUMANITAS (İnsana yönelik felsefe), ZEITGEIST (Zamanın Ruhu) ve VOLKGEIST (Toplumun Ruhu) düşünceleri; Rekabet, Burjuvazi, Kredi Kuruluşları, Reform ve Özgür Sanat kavramları öne çıktı. Eskinin kalıntıları denilebilecek Aristokrasi ve Ruhban Sınıfının ayrıcalıkları, Kutsal Roma-Cermen İmparatorluğu ve Loncalar ise etkinlikleri azalarak 19. Yy. A kadar devam etti.
Otuz yaşlarında “okumaktan çökmüşler”; artık bir kibrite benziyorlar;
...bir kıvılcım, “düşünce” verebilmeleri için sürtmek gerek oları. Sabahın köründe, insan diri iken, gücünün kuvvetinin şafağındayken, bir kitap açmak; işte ayıp derim buna!
Reklam
Daniel'in Mathieu'ya mektubundan alıntı
"Peygamberinizin o suçlu ve budala tümcesini, o bana ne kadar acı çektirmiş olan; "Düşünüyorum, o halde varım" tümcesini bana acı çektirmiş diyorum, çünkü düşündüğüm sürece kendi varlığımdan kuşku duydum keyfimce ve senin uzaktaki öfkene karşın değiştiriyorum ve şöyle diyorum: "Görülüyorum, şu halde varım." Yaşamamın koyu kıvamlı akışından sorumlu değilim: Beni gören yaratıyor beni; ben, onun beni gördüğü kalıbımla varım, beni nasıl görüyorsa öyleyim. Gecelere özgü ve ölümsüz yüzümü geceye çeviriyor, bir başkaldırma, bir isyan halinde dimdik duruyorum karşısında, Tanrı'ya, "İşte, buradayım!" Diyorum. Buradayım, senin beni gördüğün gibi, ben, olduğum gibi! Kim olabilirim? Sen beni tanıyorsun, ben kendimi tanımıyorum. Kendime katlanmaktan öte ne yapabilirim? Ve sen, bakışı sonsuzluğa dek benden gizlenen, sen bana katlanacaksın. Mathieu, ne haz ve ne işkence! Sonunda kendim olabilmek için değişiyorum. Benden nefret ediyorlar, beni hor görüyorlar, bana katlanıyorlar, bir varlık, bir varoluş, sonsuzluğa dek ben olmam için yardım ediyor bana. Ben sonsuzum ve sonsuzluğa dek suçluyum. Ama benim Mathieu, benim! Tanrı'nın ve insanların karşısında, benim! Ecce homo. (İşte insan!)"
Sayfa 480Kitabı okudu
113 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.