Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İstanbullular gelip, onların bir aylık kazancını bir akşam yemeğine veriyorlarmış, öyle söyleniyordu. Lüks otellerde bir kadeh içkiye veriyorlar o parayı diyenler de vardı. Zaten köylülerin akılları, dışarda para verip balık yemeye ermezdi.
duygularımın tamamı bu harika bir tercüme oldu.
“Çok genç ve safken arzulanan genç kızın, aklı ve düşünceleri olgunlaşıp, kendini ve dünyayı fark ettikten sonra tehlikeli ve düşman sayılması neden? Neden akıllı kadınların ancak nine olunca saygı görebilmeleri? Nedir kadının yaratıcı ve entelektüel zekasına karşı bu kıyıcı küçümseme? Nedir, nedir dişi cinsiyete bu dayatma, bu hor görme, bu ille kontrol etme hırsı ve çok derindeki güçlü kadın – sevmezlik? Yeryüzü uygarlığı, kadını kadınların çizmediği daracık bir alana hapsetmek konusunda neden hiçbir konuda olmadığı kadar kararlı ve büyük bir dayanışma içinde? Niçin bütün dinlerde negatif ve şeytan enerjileri dişil özelliklere bağlanıyor da savaşları, soykırımlarını, silahları, bombaları kadınlar yaratmıyor? Neden imparatorlar, tarihçiler, şehirciler ve peygamberler hep erkek? Kadın kime göre eksik, neye göre tehlikeli, zayıf ve duygusal? Eğer ideal kadın modelinin yalnızca bir zevk, hizmet, itaat ve üreme makinesi olarak işlev görmesi ve sonsuza dek de böyle kalması konusunda uluslararası bir konsensüs varsa, neden kadının kafasına beyin, göğsüne kalp koyarak yaratılmış olduğu konusunda bir açıklama yapılamıyor? İnsan zekâsının mantık kadar duygudan oluştuğu neden yalnızca ‘yapay zeka’ söz konusu olunca hatırlanıyor? Aslında bir adıda ‘kadın korkusu’ olan bu şiddet hangi yüzyıla dek devam edecek? İnsanlığı daima ikiye ayıran bu zulüm barikatlarını kırmak ve bölücü nefreti yıkmak için kaç yüzyıl daha bekleyeceğiz? Kırılıyoruz, yok oluyoruz, kaybediyoruz. Çünkü aslında kazanan taraf yok! Çünkü ruhun cinsiyeti yoktur ve asıl üzücü olan da budur!”
Sayfa 449Kitabı okudu
Reklam
“İnsan ancak kendine benzeyen bir şehre dönerken kendi hatalarını affetmeye benzer bir acı çeker...”
Gerekli dua ve ayetleri unutmasına rağmen yirmi beş yıl köpekler Mevlut'u hiç korkutmamışlardı. Ama şu son iki yılda Mevlut onlardan yeniden korkmaya başlamıştı. Onlar da bunu fark ediyor, Mevlut'a havlıyor, onu sıkıştırıyorlardı. Acaba ne yapmalıydı? "MESELE DUA, AYET DEĞİL, NİYETTİR" dedi Efendi Hazretleri. "Bozacı, sen son zamanlarda milletin rahatını kaçıracak bir şey yaptın mı?" "Yapmadım," dedi Mevlut. Elektrik tahsil işine bulaştığını söylemedi. "Belki yapmışsındır da farkında değilsindir," dedi Efendi Hazretleri. "Köpekler bizden olmayanı sezer, anlar. Onlarda bu haslet Allah vergisidir. Bu yüzden Avrupalıları taklit etmek isteyenler köpeklerden korkar. Osmanlı'nın belkemiği Yeniçerileri katlederek Batılılar'a bizi ezdiren II. Mahmut İstanbul'un köpeklerini de katletmiş, öldüremediklerini Hayırsızada'ya sürgün etmişti. İstanbullular aralarında dilekçe imzalayıp köpeklerini sokaklara geri istediler. Mütareke yıllarında İstanbul işgal altındayken, İngilizler Fransızlar rahat etsin diye köpekler gene katledildi. İstanbul'un güzel halkı köpeklerini gene geri istedi. Bütün bu tecrübeyle artık köpekler kim kendilerine dost, kim düşman, derinden sezerler."
Sayfa 369 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
“İnsan adil olabildiği kadar kendisidir.”
Everest YayınlarıKitabı okudu
Yokk yaa.. İstanbullularda da para yok artık :)))
İstanbullular gelip, onların bir aylık kazancını bir akşam yemeğine veriyorlarmış, öyle söyleniyordu.
Reklam
“Böyledir ama İstanbul, özletir kendini bir aşık gibi yani…”
Everest YayınlarıKitabı okudu
İstanbullular ;
İstanbullular bir Ankaralıyla konuşurken sürekli gülümsüyor.Sanki siz az önce gülünç, çocukça bir şey söylemişsiniz ya da yapmışsınız gibi şaşkın ama bağışlamaya hazır bir edayla gözlerinizin içine bakıp gülümsüyorlar.Siz de tedirgin oluyorsunuz, ne yapacağınızı şaşırıyorsunuz, kaşınmadığı halde yanağınızı kaşıyorsunuz.
Sayfa 9 - İletişim yayınlarıKitabı okudu
“Bize yapılan iyilikler bir parçamız oluyor artık, ölene kadar onlarla yaşıyoruz…”
Everest YayınlarıKitabı okudu
“Hiçbirimizi kollarını açarak davet etmeyen, aslında her yeni geleni itip kakan bu zalim İstanbul’a neden geliyoruz? Nedir buradaki asıl albeni?”
Everest YayınlarıKitabı okudu
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.