-Sarılmak sevme sanatıdır.-
Sarılmanın hası, bilekçe değil yürekçedir.
Sarılacaksanız yürekçe sarılın…!
.
İlk ve son defa görüyormuş gibi
Sık sık, sıkı sıkı sarılın sevdiklerinize.
Sarılmak ayakları yerden kesmek,
nefesi nefese vurmaktır.
Gönlü fethetmek, sağ yana da bir kalp koymaktır.
Sarılmak, yarayı sarmak, hasreti orta yerinden
-Sarılmak sevme sanatıdır.-
Sarılmanın hası, bilekçe değil yürekçedir.
Sarılacaksanız yürekçe sarılın…!
.
İlk ve son defa görüyormuş gibi
Sık sık, sıkı sıkı sarılın sevdiklerinize.
Sarılmak ayakları yerden kesmek,
nefesi nefese vurmaktır.
Gönlü fethetmek, sağ yana da bir kalp koymaktır.
Sarılmak, yarayı sarmak, hasreti orta yerinden
Gizli tutarak sevdim ahımı hicranımı.
Yıllar yılı gönlümü hayaliyle avutarak sevdim.
Her şarkıda hatırlayarak sevdim.
Çocuklar gibi bağlanarak sevdim.
Hasretini ateş yutar gibi içime çekerek sevdim.
Ümitlerimi rakıma meze yaparak sevdim.
Cama vuran her damlada hatırlayarak sevdim.
Anılarla yaşayarak sevdim.
Hayatıma küse küse sevdim.
Tutunduğum
...
"Kıskanç, ruhu azap içinde ustalar vardır: Çırakları ve kalfaları, cehenneminde yaşarlar. Bildiğini bir türlü öğretmeyen,
doğrusu püf noktalarinı köşe bucak saklayan..." (kendi ustalarını kasteder). Gene de onlar için kötü söz söyleyemediğini, hatta
tersine övdügünü ama içten insan olsalardı, özgür olsalardı onları koyacağı "Ulu" luk mertebesine de koyamadığını hüzünle ifade
eder.
Kastedilen ululuk ise, teolojik ve hamasi ululuk değil, "Bilgelik" tir.
Yaşam koşullarının budayıp cüceleştirdiği bunca insan ruhu içinde; Engin ruhlu, zengin iç dünyasına, yaşama rengine sahip aşk dolu ustaların, uluların hasretiyle yiüreğinin yandığından söz eder usta. İnsanlığın yüz akı olarak nitelediği bu çaptaki ustaların
varlığına duyduğu hasreti biz de duyarız ister istemez, O' nun bu engin şirsel metnini tekrar tekrar okurken.