21 Haziran 1934 tarihinde 3667 Sayılı İskân Kanunu çıkarıldı. Bu kanunun hükümleri de tam bir faşist uygulama örneği idi ve büyük zulümlere neden oldu. Bu kanunun amacı ‘yurtta dil, kültür ve kan birliği temin etmek’ olarak belirlenmişti. Bu kanun hükümlerine göre İçişleri Bakanlığı tarafından hazırlanan ve Bakanlar Kurulu tarafından onaylanan bir harita hazırlanmış ve bu haritaya göre Türkiye iskân bakımından üç mıntıkaya ayrılmıştı. Buna göre: • Bir numaralı mıntıkalar, Türk kültürlü nüfusun tekâsüfü istenilen yerlerdir. • İki numaralı mıntıkalar, Türk kültürüne temsili istenilen nüfusun nakil ve iskânına ayrılan yerlerdir. • Üç numaralı mıntıkalar; yer, sıhhat, iktisat, kültürel, siyaset, askerlik ve inzibat sebepleriyle boşaltılması istenilen ve iskân ve ikamete yasak edilen yerlerdir. İnsanların etnik yapılarına göre değerlendirildikleri bu tasnife göre, bir numaralı mıntıka olarak Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgeleri kastedilmektedir. İki numaralı mıntıka Türkiye’nin Batı bölgeleri, yani Ege, Marmara, Trakya ve Akdeniz bölgeleri idi. Boşaltılmak istenen üçüncü mıntıka ise, Ağrı, Sason, Tunceli, Zeylan (Van), Kars’ın güneyi, Diyarbakır’ın bir kısmı, Bitlis, Bingöl ve Muş’un bir kısmından oluşuyordu. Bu yerlerin, iskân politikasına karşı direniş ihtimalinden dolayı boşaltılması kararı veriliyordu
Eisenhower Doktrini ve Suriye gerilimi Menderes hükümeti antikomünizmi iç ve dış politikanın temel enstrümanı haline getirmeye çalışırken, Sovyetler ise Stalin-sonrası dönemdeki değişikliklere paralel olarak Türkiye'ye yönelik barışçıl bir politika izlemenin arayışı içerisindedir. Ancak Menderes hükümeti, bu yakınlaşma çabalarına herhangi bir
Reklam
Karadan ve Denizden Gelen Saldırılar Bu noktada öykümüze başka bir öğe eklemek zorundayız: Deniz Kavimleri. Mısır firavunu III. Ramses'in saltanatına (1184-1153) ait kayıtlara göre on ikinci yüzyılın başlarında denizden gelen kalabalık topluluklar, Anadolu'dan Kıbrıs' a, Suriye ve Filistin' e dek yayılarak Yakındoğu dünyasının büyük bir kısmını
Orda olduğunuzu biliyorum! Seyredenler hep olur. Sokakta adam, Allah yarattı demeyip bir tane vurunca, akraba düğünlerinde azarlarken, evde dayak yerken bile... Gerçi benim adam, konu komşuya rezil olmayalım diye perdeleri örter, sonra vurur. Ama bilirim, en azından sesleri duyarlar. Duyarsınız, görürsünüz, üzülürsünüz. Ne de olsa siz de bir kalp taşıyorsunuz. Belki gece yatarken kocanıza-karınıza, "Adam da Leyla'ya ne zulmediyor, vallahi içim parçalandı," diye dertlenir, benim kaşım gözüm paralanırken parçalanan içiniz için merhamet toplarsınız. Aileniz de anlar ki siz çok insaniyetli birisiniz. Sonra da insaniyetli insaniyetli zıbarır uyursunuz. Ertesi gün uyanırsınız, e sizin de hayat gaileniz var, beni mi düşüneceksiniz? Her koyun kendi bacağından. Hem ben de kendimi kurtarmanın bir yolunu bulaymışım. Niye böyle şeyler sizin başınıza gelmiyor da benimkine geliyor di mi? "Sırf baht işi değil, biraz da akıllı olmak lazım!" Mesela ben dayak yedim diye karakola gitsem, biriniz şahitliğe gelmezsiniz, niye? E aile meselesi ne olsa, yarın öbür gün ben kocamla iyi olurum, hatta size, “Sana ne be, kocam değil mi döver de sever de," bile derim de, siz kötü olursunuz di mi? Siz karışmazsınız. Bana üzülürsünüz tabii ama taraf tutmazsınız... Öyle de bir tutarsınız ki: Ben zulüm çekerken susuyorsanız, kocamın tarafındasınız. Siz, erkek tarafısınız. Amaaan, benim babam bile özbeöz babamken, kız tarafı değil erkek tarafıydı.
Sayfa 16
Bir gün geldi Kalabria ormanları, Monte Gargano'nun meşeleri, Ragusa ya da Napoli kıyılarındaki gemi şantiyelerine yetişemez oldu. Sicilyalı eşsiz tarihçi Carmelo Trasselli, ormanların azalmasının ve buna bağlı olarak kerestenin pahalılaşmasının 16. ve 17. yüzyıllarda Akdeniz'in gerilemesinin birçok nedeninden biri olduğunu ileri sürer.
Bunlara ' Bu tedbir Rusya' nın bir kapanıdır; siz de düşmeyin, biz de düşmeyelim. Rusya hiçbir zaman Bahr-i Sefid (Akdeniz) yolu üzerinde beynelmilel yardıma dayanan bir Ermenistan teşkilini arzu etmez. Geliniz, vazgeçiniz, şu ıslahatı elbirliğiyle yapalım' dedik. Cumhuriyet Gazetesi: 2 Kasım 1946- Hâtırat, Sayı 20
Sayfa 105Kitabı okudu
Reklam
75 öğeden 51 ile 60 arasındakiler gösteriliyor.