Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
SIKIYÖNETİM KOMUTANLIĞI 1 NOLU ASKERİ MAHKEMESİ SAYIN BAŞKANLIGl'NA ANKARA Dosya No: 1981/176 TAHLİYE TALEBİNDE BULUNBAN ALPASLAN TÜRKEŞ Halen Ankara Askeri Mevki Hastanesi'nde tutuklu olarak tedavi görmekte. VEKİLİ :Av. ZEKİ HACIİBRAHİMOGLU: Divanyolu Cad. Erçevik Han. Kat:1, No: 111 Sultanahmet SUÇ TARİHİ : 12 Eylül 1980 ve
Boratav ise savunmasında Atsız için şunları söylemektedir: Nihal Atsız'ın Cumhuriyet prensiplerine aykırı düşüncelerinin sadece fanteziden ibaret olmadığı, üniversite yıllarından sonra yavaş yavaş anlaşılıyordu. Nihal, etrafındakilerden ya tam bir alakasızlık ya da tam bir inkıyat görmeye alışmıştı. Ben, herhalde, onun karşısında münakaşa etmeye
Reklam
Darbe sonrası Türkeş ve ekibi günlük bir gazete kurmaya karar verirler. Türkeş bu iş için Irkçılık-Turancılık davası döneminden tanıdığı ileri sürülen ve istihbaratçı olduğu hususunda rivayetler olan Ziya Tansu'yu görevlendirmiştir. Ziya Tansu, sonradan Özel Harp Dairesi adını alacak olan Seferberlik Tetkik Kumlu'nun ilk mensuplarından ve
Bozuk bir elektronik beyin gibi, robotlar gibi mekanik ifadelerle herkes aynı dilin aynı kelime­lerini o kadar değişik manada, o kadar hatalı kul­landı ki ciddi bir memleket meselesinde anlaşmak asla mümkün olmadı. «Cumhuriyet» denildi, «De­mokrasi» denildi, «milli irade» denildi, «hürriyet» denildi, «millet», «milliyetçilik», «parti», «Devlet», «hükumet», «gazete» denildi. Kim bu kelimeleri ko­nuştuysa bunların mefhum ve mana değerlendir­mesini de kendisi yaptı. Lugatı olmadı, hiç olmadı bu milletin. Düşününüz, Namık Kemalin «Hürri­yet» i ile Nazım Hikmet'in «Hürriyet» i ne kadar farklıdır. Atatürk'ün milliyetçiliği ile Behçet Ke­mal'in ulusçuluğu ne kadar farklıdır. «Olur ya, anlayış farkıdır» diyemezsiniz. Aynı dili konuşan aynı mefhumlara inananlar arasında anlayış farkı olmaz. Bir kimse ya hürriyetçi olur, ya olmaz. İn­san ya milliyetçidir yahut değildir. Milliyetçiyiz ama şöyle, hürriyetçiyiz ama böyle. İşte bu olmaz...
Millet kelimesi, Osmanlı Devleti'nde Müslüman olmayan Cemaatler için kullanılıyor. Bütün Müslümanlar bir ümmet sayılıyor ve "ümmet-i Muhammed" adını alıyordu. Rum, Ermeni ve Yahudileri ifade etmek için ise, etnik bakımdan değil, fakat dini cemaatler olarak millet deniliyordu.
Sayfa 1 - Atatürk Araştırma Merkezi
Eski Türklerde "bod" sözü, bağımsız, illi ve kağanlı bir Türk toplumu anlamına geliyordu. "Türk Sir Budun", birleşik Türk milleti demekti. Eski Türkler milleti devletin esas kurucusu ve sahibi gibi düşünüyorlardı.
Sayfa 1 - Atatürk Araştırma Merkezi
Reklam
Osmanlı Devleti, bir Türk çekirdeği etrafında toplanmış, irili ufaklı, çeşitli soy ve din gruplarından meydana gelmişti. Bu gruplar arasındaki farklar yalnız soy farkı değil aynı zamanda din, dil, duygu ve kültür farkları gibi sosyolojik idi. Müslüman olanları ilk zamanlarda kuvvetli, sonralar zayıflayan bir din birliği bağından başka birlik bağları yoktu. Hıristiyan unsurların ise, devlete bağlılığı sırf siyasi bağlılıktan ibarettir. Bu hal Osmanlı Devleti'nin dağılması ve yıkılmasının başlıca etmen olmuştur.
Sayfa 2 - Atatürk Araştırma Merkezi
Andımızı kaldırmaları ile ne kadar milli devlet olduğumuz ortada!
Zamanımızın devletleri, genellikle milli devlet hüviyetini taşımaktadır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti de bunlardan biridir.
Sayfa 3 - Atatürk Araştırma Merkezi
Milleti meydana getiren etkenler
Milleti meydana getiren etkenler, ırk birliği ve yurt birliği gibi tabii veya objektif etkenler ile dil, edebiyat, sanat, terbiye, milli tarih ve ideal birliği gibi manevi veya subjektif etkenler ve nihayet bağımsız bir devlet halinde teşkilatlanma ve ortak maddi menfaatlere bağlanma gibi hukuki, siyasi ve iktisadi etkenlerdir. Millet, işaret ettiğimiz bu üç grup etkenin yardımıyla meydana gelen karmaşık sosyal ve hukukî bir gerçektir. Millet, ne yalnız ırk ve yurt birliğinin ne yalnız dil, tarih, ülkü birliğinin, ne de siyasi, hukukî ve iktisadi birliğin mahsulüdür.
Sayfa 3 - Atatürk Araştırma Merkezi
91 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.