Bunlar birer hikâye değil, efsane değil olsa olsa toprağa kanla yazılmış bir destandır.
Bouvet zırhlısını isabetli atışıyla vuran Cideli Mahmut Çavuş, iki ayağını kaybetmişti. Sargı yerinde tedavisi yapıldığı sırada Bouvet'nin batmakta olduğu haberini aldı. Hemen, "Beni top başına götürün!" diye haykırdı. Mahmut Çavuş'u sedye üzerinde top başına götürdüler. Düşman zırhlısının batışını seyretti. Sonra da görevini hakkıyla yapmanın huzuru içinde gözlerini bu âleme kapatıp ebedî âleme açtı.
Reklam
O gece, yaşlı türbedar, bu etkileyici düşüncelerle yatağına uzanır. Sabah namazına doğru, rüyasında Güzeller Güzeli'ni görür. Tabiî çok sevinir, heyecanlanır ve Hindistanlı âlimin anlattıklarını hatırlar. Ancak o konuda bir şey sormayı edebe aykırı bulur, soramaz. Fakat Allah'ın Resulü, onu merakta bırakmaz ve buyurur ki: "Evet, hissedilen doğrudur. Ben şimdi Medine'mde değilim, Çanakkale'deyim... Çok zor durumda olan asker evlâtlarımı yalnız bırakmaya gönlüm razı olmadı. Şimdi onlara yardım ediyorum."
Bizim Ruslarla olan çarpışmalarımız yazılmamış bir destandır. Bu milletle olan savaşlarımız onların en kuvvetli bizim en zayıf zamanlarımıza tesadüf ettiği halde yine Türklüğü galebesiyle bitmiştir denebilir. Çünkü cihan savaşındaki Çanakkale müdafaamız Rusya'nın can damarını tıkamış ve onun ölümüne sebep olmuştur.
Dünyayı yeniden ve bir daha merhametle, vicdanla, sevgiyle,şefkatle kim tanıştıracak? Bu insanlık görevi, herkesten önce, Çanakkale dehşetinde bu güzellikleri yaşayanların torunlarına düşmez mi? Yani bize,size, hepimize düşen ve alternatifi olmayan bir görevdir bu...
Nesil Yayinevi
Birinci Dünya Savaşı’nda, emsalsiz yiğitliğimizi ispat ile cihanı hayrette bırakan Çanakkale Zafer’i gibi bir de “Medine Müdafaası “ vardı ki, başlıbaşına gerçek bir iman, eşsiz bir selamet destanıdır. Sonuca kadar, aylar ve aylarca her gününü, her gecesini, ayrı ruh değişiklikleri içinde yaşadığım, Medine Müdafaası, öylesine özel bir destandır ki yazılamaz.
Reklam
122 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.