"Uyuşukluk ve zevk içine gömülmüş olduklarından, ruhlarında en küçük iş ve kuşku belirtisi doğuracak her şeyi başlarından savar, ve tatlı sözlerle kendilerine durmadan dalkavukluk edenleri ancak mahremiyetlerine kabul ederler. Her gün ava giderek, sülün gibi atlar besleyerek, yüksek yerleri ve memurlukları kendi çıkarlarına satarak, tabalarının servetlerini azaltmak ve kendi kasalarına aktarmak için her gün yeni yeni çareler düşünerek krallık ödevlerini gayet iyi yerine getirdiklerini sanırlar. Doğrusu, bunda hiçbir tedbirsizlik etmezler; ettikleri eziyetleri haklı göstermek, ve dünyanın en haksız işlerine adalet görünüşü vermek için türlü bahaneler bulurlar, ve soydukları halkın sevgisini bir dereceye kadar kollamak maksadıyla, ona az buçuk dalkavukluk etmekte hiç kusur etmezler."