Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kimseler görmedi Ömür hanım, bu dünyadan ben geçtim. İçimde umudun kırk kilitli sandıkları, elimde bir avuç düş ölüsü yüreğim -içinde senin ve benim ağırlığım- benim olmayan bir garip gülümsemeyle yüzümde, incelik adına, ben geçtim... Yerini bulmamış bir içtenlik, yanılmış bir saygı ve bir hüzün eğrisi olarak ilişkilerin gergefinde, ördüm ömrümün dokusunu ilmek ilmek. Beni cam kırıklarıyla anımsasın insanlar, savrulan bir yaprak hüznü ve dağınıklığı ile... Yükümü yanlış bedestanlara çözdüm. Ezilmiş bir gül hüznü var yüreğimde. Saatlerce dayak yemiş bir sanığın çözülmesi içindeyim. Ürperiyorum. Bir at kestanesi durmadan yaprak döküyor yalnızlığın sokaklarında, örtüyor ömrümün ilk yazını. İçimde bir çocuk, yalın ayak koşuyor yaşlılığa doğru, binlerce kez yenilmiş umut ölülerini çiğneyerek. Sahi yaşlılık, derin bir iç çekiş, yanılmış bir çocukluk olmasın Ömür hanım?
Sayfa 86 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
Cam Çocuk
”Sürekli bir şeyler kırılır. Bardaklar, tabaklar, verilen sözler, yürekler Buzu kırabilirsiniz; dalgaları da; sessizlik bile bir anda paramparça olup dağılır. Zincirler kırılır; bağlılıklar, dostluklar, yeminler Kısacası yaşamdaki birçok şey kırılgandır. En çok da yaşamın kendisine yönelik bağ."
Reklam
"Her şey beni yoruyor, yormayan şeyler bile. Neşeyle acının tadı, benim için bir. Ne kadar da isterdim bir bahçedeki havuzda, kâğıt­tan gemilerini yüzdüren bir çocuk olmayı, bir de asma kameriyesi olsun üzerimde, kameriyenin kafesi sığ sular­daki koyu yansımaların arasında, ışıktan ve yeşil gölge­lerden bir dama tahtası çizsin. Hayada aramda ince bir cam var. Açıkça görmeme ve anlamama rağmen, dokunamıyorum hayata."
O artık yoktu. O çocuk gitmiş, yerine sinirleri kırık bir cam parçası gibi keskin ve telgraf telleri gibi gergin, sessiz, koca gözlü bir yaratık gelmişti.
Sayfa 55 - Yaratık değil tabi.Kitabı okudu
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.