Dilin en büyük başarısı, bir eksiklik kaynağı olmasıdır.
Dil, genel adlardan oluşur, ama, genellik her zaman belirsizlik anlamına gelir. Sözcüklerin çok anlamlılıkları ve eş anlamlılıkları dilin rastlantısal bir özelliği olmayıp onun asıl doğasından çıkar. Nesnelerin çoğunun, birden fazla yüklemi olduğundan ve değişik görünüşler altında, şu ya da bu yüklem, adlandırma eylemine daha uygun görünebildiğinden, bunların insan dilinin ilk dönemi boyunca, birden fazla adı olması bir zorunluluk olarak ortaya çıkmıştır. Bir dil ne kadar eski ise, eşanlamlı sözcükler bakımından o kadar zengindir. Öte yandan, bu eşanlamlılar eğer sürekli kullanılırlarsa doğal olarak çok sayıda eşseslinin ortaya çıkmasına neden olmaları gerekir.
Sayfa 240Kitabı okudu
Tüm mitsel kozmogoni­lerde, ne kadar geçmişe gidilirse gidilsin, Sözün bu üs­tün konumuna rastlanır. Preuss'un, Uitoto yerlilerinden derlediği metinler arasında Yuhanna İncilinin açılış bö­lümüyle doğrudan bir koşutluk arz ettiğini ileri sürdü­ğü, çevirisine bakılırsa eğer onunla kesinlikle kusursuz­ca uyuşan bir metin vardır: "Başlangıçta", demektedir ilgili metin, "Söz, Babayı yarattı."
Sayfa 56 - Pinhan Yayıncılık - Preuss, Religion und Mythologie der UitotoKitabı okudu
Reklam
İnsanın gerçekliğe belirli ve tek bir yaklaşımla sınırlandırılmamış olması, doğasının özelliklerindendir. İnsan görüş açısını seçebilir ve nesnelerin bir görünüşünden bir diğerine geçebilir.
Sayfa 157Kitabı okudu
İnsan artık kendi başına varolan ve kendi başına bilinmesi gereken basit bir töz olarak düşünülmez. Onun birliği işlevsel bir birlik olarak algılanır.
Sayfa 209Kitabı okudu
Aydınlanma inanç meselesini dert edinmiş olabilir; fakat özel olarak din karşıtı değildir. "... Aydınlanma'yı temelde din dışı ve karşıtı bir çağ olarak ele alabileceğimiz şüphelidir" der Ernst Cassirer, "... temel gaye (özellikle Alman Aydınlanması'nda) dinin değil, onun 'aşkın' meşrulaştırımının ve temelinin çözülmesidir." Modern Avrupa dillerinde on yedinci yüzyıla kadar "ateizm" sözcüğüne rastlanmadığını ve sonrasında da kayda değer bir zaman dilimi boyunca böyle bir konumun gerçekten mümkün olup olmadığından şüphe edildiğini anımsatmak gerekir. Malcolm Bull'un müstehzi bir ifadeyle belirttiği gibi, "ateizm her yerde lanetlenirken, aynı zamanda varlığı dahi imkansız görülüyordu"
Sayfa 20-21Kitabı okudu
Sokrates öncesi felsefede kullandıkları anlamlarda deneysel gözlem ve mantıksal çözümleme, burada etkisiz ve yetersiz kalır. Çünkü, ancak insanlarla doğrudan doğruya ilişki kurarsak insanın özyapısının içyüzünü kavrayabiliriz. İnsanı anlamak için, onunla gerçekten karşılaşıp yüz yüze gelmek zorundayız. Bu nedenle, Sokrates felsefesinin ayırıcı özelliği, yeni bir nesnel içerik değil, düşüncenin yeni bir etkinlik ve işlevidir.
Reklam
639 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.