Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"İnsana postadan nadiren almaya değecek bir şey çıktığı halde,sürekli mektup peşinde olmak ne garip."
Hiçbir mutluluk sonsuza kadar sürmezdi, bunu da biliyordu.
Reklam
Mantık, düzen, adalet gibi şeyler yoktu, aklında tutmuştu hep bu gerçeği, onun yerine Istırap vardı, ölüm vardı, yoksullar vardı. Dünya her türlü adi ihanete girişebilirdi, bunu biliyordu.
“Sanki acılarla dolu bir dünyada mutlu olmak, bir insanın işleyebileceği en alçak suçmuş gibi.”
DUVAK O maral, kölesi uygarlığımın O maral nihândır, dokunur bana Orda, bir ummanın dudaklarında O muhibbi gemilerden yayılan Segâh bir yalnızlık fırtınasıdır Kaptanların ölümüne son ağıt Son deniz feneri aydınlığında Kapanıp kalmışım, göçemiyorum Kendi hayalimden geçtim de artık Onun hayalinden geçemiyorum
Göklere çıkarıldığın kadar,tepetaklak olacağın zaman da geliyordu.
Reklam
İnsanın botuyla tekmelediği bir taş parçası bile Shakespeare'den uzun yaşayacak.
Büyük vahiy belki de hiç gelmemişti. Onun yerine gündelik mucizelervardı; aydınlanmalar, karanlıkta çakılan beklenmedik kibrit ışıkları. Deniz Feneri, Virginia Woolf
Kadın sesine tahammül edemeyen üçüncü Osman
Kendimi böyle şimdiki zamanın imkânsızlığına kaptırmışken tam, yol arkadaşım duraklayıp ilerideki deniz fenerini işaret etti. Surların üstüne oturtulmuş kulemsi fenerin nasıl inşa edildiğini anlatmaya başladığında önceki günden söz ediyordu sanki. Meğer vaktiyle bir kaza olmuş Kumkapı'da. Bin yedi yüz müymüş neymiş, Mısır'a gitmek üzere sefere çıkan Hacı Kaptan'ın kalyonu karaya oturunca zamanın padişahı üçüncü Osman yan yatmış kalyonu bizzat teftiş ettikten sonra, Boğaz sularını altı saniye boyunca aydınlatacak Ahırkapı Feneri'ni yaptırtmaya karar vermiş. Arkadaşımın anlattığına bakılırsa pek işkilli bir adammış üçüncü Osman. Kardeş katli korkusuyla gençlik çağına değin sarayın bir odasında hapis tutulması yüzünden açık alanlardan pek hazzetmez, nereden ses gelse yüzünü o yöne döner, havalanan bir martının kanat çırpıntısını bile kendine yönelik bir tehdit sayarmış. Ölümlülük huzursuzluğu zaten yeterince büyük, bir de üstüne öldürülme korkusu padişahı seslere karşı fazlasıyla hassaslaştırmış olmalı ki, müziğe ve özellikle kadın sesine tahammül edemez duruma gelmiş.
Sayfa 110Kitabı okudu
Büyük kadınlar da oluş süreçlerinde büyük mihnetlere maruz kalırlar. Kimi içerden, kimi dışardan engellenir fakat onlar engellendikçe “ben”lerinden kurtulur, hürleşir, devleşir, deniz feneri gibi rotasını kaybedenlere yol ve yön gösterirler...
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.