Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ebulgazi Bahadır Han'dan rivayet edildiğine göre de İt-Baraklar köpek başlıdır. Dişleri tıpkı köpeğin dişlerine, elleri de köpeğin pençesine benzermiş. Dilleri yokmuş, fakat insanların ne dediğini anlar imişler. Güneydekiler harpçı değilmiş. Yatakları yokmuş, samanlar üzerinde yatarlarmış. 170 veya 200 sene yaşarlarmış."
Ebulgazi Bahadır Han Evşal-i Şecere-i Türkî nam eserinde Moğollar ile Tatarların Türk evladı olduklarını tasdik ve beyan eyler.
Sayfa 160Kitabı okudu
Reklam
"Uygurlar, Oguz Han'ı bir "Uygur Kağan'ı" olarak kabul etmişlerdir. Ebülgazi Bahadır Han ise, Oğuz Han'ı Türkmenlerin atası olarak görür.."
" Türk'ün gitmediği, gidip de devlet kuramadığı bir yer var mıdır? " Ebülgazi Bahadır Han
Sayfa 173Kitabı okudu
Iran mitolojisinin Türkler arasında sızması
Selçuklular da kaynakların kesin olarak bir şey söylememelerine rağmen, kendilerini Afrasiyab'ın soy kütüğüne bağlamışlardı. Nitekim Ebülgazi Bahadır Han, Türklerin Şeceresi adlı kitabında şöyle diyordu: "Selçukiler, Türkmen idiler. Kardeşiz dediler. Fakat ne ilimize ve ne de halka hiç bir faideleri değmedi. Padişah oluncaya kadar, Türkmen'in Kınık Uruğundanız", dediler. Padişah olduktan sonra da "Afrasiyab'ın bir oğlu Keyhüsrev'den kaçıp, Türkmenlerin içine gelm ve orada oturmuş, kalmış. Biz onun oğullarıyız, Afrasiyab'ın neslinde geliyoruz", dediler. Adlarını değiştirdiler. 35'nci nesilden sonra, soylarını götürüp, Afrasiyab'a dayadılar". Türkmenlerin çok değerli bir halk hatırasıdır. Böylece Selçuk Hanedan ile Türkmenlerin halk geleneği çatışıyordu. Anadolu Selçuklularında da Keyhüsrev gibi İran'ın mitolojik adlarının, Türk hakanlarına ad olmalarının sebepleri anlaşılıyordu.
Sayfa 72 - Türk Tarih Kurumu
Alp Er Tonga ve Efrasiyab
Anlaşılıyor ki Karahanlı ve daha sonra da Selçuklu hanedanı, Türklerin destan kahramanı Alp Er Tonga'yı, İran mitolojisindeki Efrasiyab ile benzeştirmişlerdi. Ebülgazi Bahadır Han'ın ileri sürdüğü gibi, Türkmenlerin Kınık boyundan gelen Selçuklu Sultanları zamanında değil: daha önce, Karahanlıların kuruluşunda, yani X. yüzyılın başlarında veya daha önce, Türkler arasında böyle bir inanış doğmuştu. Böylece Türkler, Turan ve İran'ı ellerinde tutmak için, bir hak ve meşruiyet aramış olabilirdi. Buna karşılık, yine bir Türk olan Gazneli Mahmud, kuzeyde kaynaşmağa başlayan büyük Türk kitlelerine karşı koymak için, kendini bir İran Hakanı olarak görmüş ve Firdevsi'yi korumuştu.
Sayfa 73 - Türk Tarih Kurumu
Reklam
Kültürlü bir hükümdar olarak Ebülgazi Bahadır Han, kendi atalarına tapınılmasının nedenini şu şekilde açıklamıştır: ''Sevilen bir kişinin, örneğin bir oğulun veya bir kızın, bir ağabeyin veya küçük bir kardeşin ölümü üzerine, o zamanın insanlarının evlerinde sakladıkları bir tür bebek yapma alışkanlığı vardı. 'Bizim falan veya filanın tasviridir,' diyerek bu bebekleri okşamaktan zevk alırlardı, kendi yiyeceklerinden aldıkları ilk lokmaları bu bebeğin önüne koyarlardı; bebeğin yüzünü ve gözlerini itinayla siler ve en sonunda onun önünde eğilirlerdi.''
Sayfa 192 - Dergâh YayınlarıKitabı okuyor
Üçok'lar yani Gök, Dağ ve Deniz Han'lar ve onların oğulları ise, bu kutsal altın yayla atılan gümüş oklar idiler. Bu suretle oklar, yayın verdiği hizmeti yerine getiriyorlardı. Amacı belirtilen ve onları göreve gönderen yay, yani Bozok'lar idiler. Bunun içindir ki, Ebülgazi Bahadır Han: "Ok elçi demektir, Üçok boyları da, hükümdarın birer elçileri idiler", diye bir açıklamada bulunmaktadır. Eski Türk devletlerinde, okla haber gönderilirdi. Aynı zamanda tabi devletlere, onların tabiiyetlerini tanımanın bir alameti olarak okların gönderildiğini de biliyoruz.
Sayfa 161 - Türk Tarih Kurumu
Türk mitolojisine giren bu dış tesirleri, daha başlangıçta ikiye ayırmak istiyoruz: 1) İran mitolojisinden gelen parçalar (episode): Tur, Turan, Efrasiyab, v. s. gibi unsurlar, hep İran mitolojisinden girmiştir. Bu sebeple Ebülgazi Bahadır Han, Selçuklu hükümdarlarının kendilerini Efrasiyab’m soyundan getirmelerini adeta yadırgamış ve hatta işi, bu meşhur Türk sülâlesine hakaret etmeğe kadar götürmüştür.
Sayfa 374 - Türk Tarihi KurumuKitabı okudu
"... Tufan her tarafi kapladı. Su, dağları aştı. Yeryüzü'ndeki insanlar ve hayvanlar hep telef oldu. O hâlde Nuh'un gemisi, dağlar gibi büyük dalgalar arasında yüzerdi. İşte bu veçhile tufanın hükmü, altı ay kadar sürdü. Sonra Allah'ın emri ile yağmurların arkası kesildi ve sular çekildi. Gemi, Cudi Dağı'nın üzerine
27 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.