Yahudi efsanesine göre, Zadok, Kudüs'ün ilk yüksek rahibidir. Süleyman'ı Kral yapmıştır ve bu nedenle de Rex Deus'nün kurucusudur. 1947'de Kumran'da bulunan Ölü Deniz Parşömenleri arasından en önemlisi Herod Tapınağı'nın ve etrafındaki alanın altında saklanmış kutsal parşömenlerin ve hazinelerin listelendiği bakır el yazmasıdır. Bu el yazması, ayrıca tapınağın altına yerleştirilen kendisinin bir kopyasında çok daha fazla bilgi olduğunu söylemektedir. (...)
Yakup aynı zamanda Adaletli (İbranice 'Zadok') olarak ta adlandırılmaktadır.
Tapınağın tahrip edilmesinden altıyüzyıl sonra Ortadoğu'da yeni bir peygamberin varlığı görüldü. Kudüs bir kez daha üçüncü büyük dinin kutsal şehri olmuştu. Hz. Muhammed, İbrahim'in oğlu İzhak'ı kurban etmeye hazırlandığı taşın üzerinde göğe yükselmişti. Taş kutsalların kutsalının merkezinde, Kudüs Tapınağı'nın en içteki mabedinde durmaktadır. İ.S.691 de Müslümanlar, Yahudiler'in tapınağının bulunduğu alanın üstüne Kubbet-Üs Sahra (Dome of the Rock) olarak bilinen güzel binayı inşa ettiler.
Einstein'in genel görelilik teorisi ile kuantum alan teorisinin anlaşamamama nedenlerinden birkaçını en baştan görelim.
Kütleçekim uzay-zamanla ilintilidir. Yani uzayla ve zamanla. Birbirinin içine geçmiş biçimde.
Bir kuantum alan teorisinde, vakumda aniden beliren temel parçacıklar, alanın kendisinden meydana gelir. Bu yüzden kuantum alan kütleçekim teorisinde de temel parçacıkların kendi alanlarından meydana gelmesi gerekir. Ancak o alan, uzay-zamandır.
Dolayısıyla parçacıkların uzay-zamanın kendisinden meydana gelmeleri gerekir.
Buysa etrafta, her yerde, temel uzay-zaman paketleri olması ve bunun sonucunda uzayın da zamanın da sürekliliği olmaması gerekiyor demek.
Daha kötüsü, bu uzay-zaman paketlerinin hem dalga hem de parçacık gibi hareket edebilmeleri gerekiyor.
Ayrıca kuantum tünellemeye, kuantum sıçramaya tabi olmaları...
Haydi, şimdi kafanızda canlandırın hepsini bakalım.
Aslma bakarsanız, normal bir insansanız, sırf bunu düşünmeye çalışmak bile beyninizi eritiyor olmalı.
Bölgede Şahinkayası isminden bozma Şahankaya adıyla bilinen, oldukça yüksek iki tepeden oluşan kayalık (...) Kuzey Lydia'nın orta kesimine egemen bir konumdadır (...). Bu mevkiinin Helenistik ve Orta Bizans dönemlerine ait arkeolojik kalıntıları ve tarihi daha önce Clive Foss tarafından belgelenmiş ve bu dönemlerde olasılıkla Plateia Petra olarak bilinen bu alanın, stratejik ve oldukça savunulabilir nitelikte bir müstahkem mevki olarak önem taşıdığı tespit edilmiştir.
"Peter Kramer Listening to Prozac adlı çok satılan kitabında, yeni ortaya çıkan bu alanın veçhelerini "kozmetik psikofarmakoloji" olarak adlandırmış ve bunların; ruh haline neşe katmaya yönelik güçlü, belki de gerçekçi olmayan bir talep doğuracağı konusunda endişelerini dile getirmiştir. Ama psikiyatrlar ve DSM daha en baştan sahne, umumi tuvalet korkuları ve diğer olağan meseleler gibi davranışların ciddi bir akıl hastalığının veçheleri olduğuna Amerikalıları inandırmamış olsaydı, halktan bu kadar çok insanın bunlara karşı antidepresan alıp almayacağı kuşkuludur."
-Christopher Lane, Utangaçlık: Normal Bir Davranış Tarzı Nasıl Hastalık Haline Geldi?, İş Bankası Kültür Yayınları, syf: 21
Salam, Glashow ve Weinberg uzun zaman önce, son derece genç evrenimiz genişleyip soğurken, elektrozayıf alanın elektromanyetik ve zayıf alanlar şeklinde ayrıldığını ortaya koydu. Ancak size daha önce söylemediğim şey şuydu: Bunun olabilmesi için başka bir alanın ortaya çıkmış olması gerekiyordu.
Bu kuvvet taşıyıcılar geçmişte bazı parçacıklara kütle verdiler, bazılarınıysa kütlesiz bıraktılar.
Hesaplara göre bu alanın uyandırılıp temel parçacıklarını doğurmasını sağlamak için olağanüstü miktarda enerjiye gereksinim var. Elektrozayıf alanın kendisi için gerekenden de çok. Buna karşın bilim insanları, inanması zor olsa da, 2012’de, İsviçre, Cenevre yakınındaki Avrupa Nükleer Araştırma M erkezinin en güçlü parçacık hızlandırıcısı LHC’de, tam da bunu yapmayı başardılar. Bu alana ait temel bir parçacığı saptadılar. Bulmacanın eksik parçasıydı bu: Gluonlara bağlı olsun olmasın, evrenimizin bilinen tüm kütlesinin kökeni o zaman anlaşıldı.
Medya saptanan bu parçacığa Higgs parçacığı adını verdi (gerçi pek çok farklı türde Higgs parçacığı olabilir) ve parçacığın elde edildiği alan da Higgs alanı veya Higgs-Englert-Brout alanı diye adlandırıldı. Britanyalı teorik fizikçi Peter Higgs ile Belçikalı teorik fizikçi François Englert bu keşiflerine (ki bunu kırk yılı aşkın bir süre önce Brout'la birlikte öngörmüşlerdi ama Brout ne yazık ki 201 Tde öldü) karşılık 2013 Nobel Ödülü’nü birlikte aldılar.
Kısacası bu bilim insanlan, evrenimiz soğurken, 13,8 milyar yıl önce, kütlenin bir kısmının nasıl ortaya çıktığım keşfetmişlerdi.
Hem onlar hem de insanlık için son derece etkileyici bir başan.