Belirtildiği gibi, bu konuda Marx'ın da yorumu vardır. Buna göre krizler normaldir, en azından kapitalist bir toplum için üretim gücünün adım adım artmasına karşılık, üretilen malların değerinin ancak küçük bir parçası hem de giderek daha küçülen bir parçası işçiye gider. İşçilerin ürettikleri malları satın alamamaları, kapitalistlerin tasarruflarının tesisin hep daha çok genişlemesine gitmesi, ürünün aşırı stok şeklinde birikmiş olması ve kârların düşmesi, şiddeti giderek artan krizlere yol açar. Son krizde, daha az ellerde yoğunlaşması dolayısıyla artık zayıflamış olan kapitalizm ortadan kalkacaktır.
Ticaret bankalarının tarihi İtalyanlara, merkez bankacılığının tarihi de İngilizlere aitse, hükümet tarafından çıkarılan kağıt paranınki de iç kuşkusuz Amerikalılarındır.
1948'de Bertrand Russell'ın başlattığı Reith Konferansları'na Robert Oppenheimer, John Kenneth Galbraith, John Searle gibi birçok Amerikalının da katılmasına rağmen Amerika' da bu konferansların bir benzeri yok.
“Gelecekte olacakları tahmin eden iki tip insan vardır: Biri hiçbir şey bilmez, diğeri de hiçbir şey bilmediğini bilmez” diye yazdı Harvard’lı ekonomist John Kenneth Galbraith. Böylece kendi topluluğu içinde sevilmemesine sebep oldu. Fon yöneticisi Peter Lynch’in ifadesi daha da küçümseyici: “ABD’de 60.000 eğitim görmüş ekonomist var. Bunların çoğu ekonomik krizleri ve faizleri önceden haber vermek için işe alınmış. Öngörüleri yalnızca iki kere arka arkaya tutsaydı, hepsi milyoner olurdu. Bildiğim kadarıyla hepsi hâlâ uslu uslu eleman olarak çalışıyor.” Bu 10 yıl önceydi. Bugün ABD’de üç kat daha fazla ekonomist çalıştırılıyor olsa gerek –öngörü kalitesinde sıfır etkiyle.